Aytmatov'un en büyük ideali
Dr. Yusuf Gedikli, yıllar önce “Uluslararası Atatürk Barış Ödülü Cengiz Aytmatov’a verilsin” önerisinde bulunmuş, biz de bu öneriyi Yeniçağ’da yayınlamıştık. Ne yazık kı, sağlığında Aytmatov’a Türkiye adına böyle bir ödül verilmedi. Fakat Şenol Demiröz, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanıyken düzenlediği 2. Türk Dünyası Çağdaş Edebiyat Günleri toplantısında Aytmatov’a Türk Dünyası Onur Ödülünü takdim etti.
Aytmatov, dünyada kitapları en çok satan yazar idi ve Gedikli’nin belirtiği gibi genel Türk kültürünün temsilcisiydi. Ona ödül vermek Türk kültürüne ödül vermek demekti.
* * *
Peki neden Aytmatov’a Nobel ödülü de verilmedi?
Yine Gedikli cevaplıyor:
“Batı hiç sevmediği ve yok saymak istediği Türk kültürünü ödüllendirmek, yüceltmek istemez. Nobel bir yazarın büyük veya küçüklüğünün tescili değildir. Lakin bir yazarın Nobel alması batıya yararı olduğunun tescili sayılabilir. Zira Nobelin amacı batı kültürünü egemen kılmaktır. Misyonu budur. Ancak batıyla iş birliği yapanlara verilir.”
* * *
2001 yılında Türk Dünyası Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 1. Türk Dünyası Çağdaş Edebiyat Günleri için İstanbul’a gelen Türk dünyasının önemli yazarlarına bir akşam yemeği vermişti.
Yazgan, yemekte yaptığı konuşmada, “Sovyetler ittifakının, hatta dünya komünizminin yıkılmasında, kıymetli yazarlarımız, şairlerimiz, ressamlarımız, kompozitörlerimiz, çok büyük rol oynamıştır. Bizim siyasilerimiz, Sovyetler ittifakının kendiliğinden yıkıldığını iddia eder ama demirperdeyi eriten birinci güç teknoloji ise ikinci güç, özellikle Türk yazarlarıdır. Şimdi de Türk dünyasının size daha çok ihtiyacı var. Sizlerin Türk maneviyatına ekleyeceği çok büyük şeyler olduğunu düşünüyoruz. Bu işi ancak sanatkarlar yapar, sizler yapabilirsiniz” demişti.
Hemen ardından konuşan Cengiz Aytmatov ise Yazgan’ın sözlerini doğruladıktan sonra şunları söylemişti:
“Kalemdeşler, şimdi de yeni bir tarih yaşıyoruz, yeni bir tarihte yaşıyoruz. Şimdi sıra küreselleşmededir. Karşımızda da yeni ufuklar açılıyor, bu çerçevede yepyeni işler yapmalıyız. Görüşlerimiz, tartışmalarımız, öncelikle, biz kimiz, sorusunu karşımıza çıkarıyor, bundan sonra ne yapacağımız konusunda bizi düşündürüyor. Bu tür konuşmaların İstanbul’da gerçekleşmesi tarihi bir olaydır ve bu da normaldir. Şimdi biz bir toparlanma sürecindeyiz gibi geliyor bana. İlan ediyorum ki, önce kendimiz toparlanmalıyız ve şimdiki dünyada geliştirilen küreselleşmeye karşı dayanıklılığımızın olması için; buna karşı durabilmek için; ayakta durabilmek için; ilk önce birleşmeliyiz. Şimdi gelişen küreselleşme olgusu, dünyaya yeni bir pencereden bakmamızı gerektiriyor, bunu üzerimize, omuzlarımıza yüklüyor. Biz de yeni söz sanatının, yazı sanatının yeni penceresini açmak durumundayız. Dünyaya yeni bir pencereden bakmak durumundayız.”
* * *
Cengiz Aytmatov, birkaç yıl sonra yine İstanbul’da şöyle dedi:
“Son dönemdeki en büyük idealim, Ortak Türk Dili’nin oluşturulması. Ortak Türk dilini büyük bilimsel çalışmalar temelinde oluşturmalıyız. Diller arasındaki farkları ortadan kaldıracak özel kelimeler üretilmeli. Ortak Sözlükler ve Türk Dili Ansiklopedisi oluşturulmalı. O zaman tercümana ihtiyaç duymadan iletişim kuracağız. Gelecekte bu konu üzerinde çalışacak enstitüler kurulabilir.”
Allah rahmet eylesin.