Ayının dilini kim tutacak?
ABD'nin eski Ankara Büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman, geçen yıl, ortak bir makale yazarak otoriterlikle suçladıkları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan ya reform yapmasını ya da istifa etmesini istemişlerdi. İngiliz Times gazetesine konuşan terör örgütünün başı Cemil Bayık da artık temel hedeflerinin Tayyip Erdoğan'ın ve AKP iktidarının çöküşü olduğunu söylemişti.
O zaman yaptığımız değerlendirme şöyleydi:
"ABD ve PKK'nın, eş zamanlı olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni yöneten parti ile Cumhurbaşkanı'nın bir şekilde halledilmesini istemesi, sanıldığı gibi onların aleyhine değil, lehine sonuç verir! Şu anda bütün Türkiye, Erdoğan ve hükümetin geçmişteki bütün olumsuz icraatlarına rağmen, terörle mücadelede onlara destek oluyor. Çünkü bu mücadele, milletin ve devletin mücadelesidir. Şimdi ABD ve PKK'nın, Erdoğan ve AKP iktidarına karşı ortak tavır alıyor gibi görünmesi, onlara karşı halkın desteğini artırmaya hizmet eder. Burada akla gelen soru şudur: Yoksa gerçekte istenen, AKP iktidarının terörle mücadeleye dayanarak devamı sağlanırken, sürpriz desteklerle, Türkiye'ye Yeni Anayasa'yı kabul ettirmek midir?"
***
Bugün Anayasa değişikliği geçtiğine göre Amerikalı iki, büyükelçinin "Türkiye'de reform"dan kastının tek adam yönetimi olduğu, şu ana kadar durumdan gayet memnun görünmelerinden belli oluyor! ABD, parlamenter demokratik sistemle yönetilen ülkeleri istediği gibi kullanamıyor. Şimdi tek bir kişiyle muhatap olacaklar!
İşte referandumda, PKK'nın hayırcı gibi görünmesi ve iktidara kullanılacak malzeme oluşturmasının sebebi de buydu. Elbette seçmenin çoğunluğu bu oyunları yutmadı ama yutanlar da var! Evetler seçim hileleri ile öne geçirilmiş olsa bile, böyle bir anayasa değişikliğine tek bir Türk vatandaşının oy vermesi bile akıl işi değildir! Türklük bilinci var olanlar, Türk Milleti'ne kurulan sezme yeteneğine sahiptir. Zaten bilinçli bir Türk olmak sorumluluk almak demektir!
Şimdi Türkiye trenine makas değiştirmek isteyenler, CHP'yi bölerek ayrıca hayır diyen Türk Milliyetçilerinin morallerini bozarak, başlattıkları bozgunculuğu devam ettirmek istiyor! Yargıyı da partili yargı haline getiriyorlar!
Zulmü artırdıkça batıyorlar, farkında değiller! Yaptıkları Anayasa değişikliği, hiçbir işlerine yaramayacak. Sonuçta "kime niyet kime kısmet" denilecek?
***
Bütün mesele ayının dilini tutmak! "Bunu da nereden çıkardın" demeyin! Yaşanmış hikâye! Hem de daha yeni.
Giresun'un Alucra ilçesinde, yani Ozan Arif'in memleketinde, Şerif Tokmak adlı bir vatandaş, Cinderesi mevkisine mantar toplamaya gittiği sırada bir ayı ile karşı karşıya kaldı!
Tokmak, gerisini şöyle anlattı: "Ayı da durdu ben de durdum, geri dönmeye çalıştı ancak yavruları gelince bana saldırıya geçti. Elimde balta vardı ancak bir işe yaramadı. Kolumu ısırdı, 15 dakika boyunca beni yuvarladı sağdan sola fırlattı, dedim ya ölüm ya kalım, bu sırada aklıma bir arkadaşımın saldırgan köpeğin ağzını tutması geldi. Sağ elimi ayının ağzına soktum, dilini tuttum, bu sefer de pençeleriyle omzuma vurmaya başladı. Dilini tutmamın etkisiyle ayı geri çekildi, bıraktı gitti. Ayının dili kauçuk lastik gibi çok sert bir şey, elden kayma şansı da yok. Hiç cesaretimi ve bilinci kaybetmedim, eğer kaybetseydim bugün benim cenazem kalkmış olacaktı..."
***
Neymiş mesele? Ölüm kalım meselesi olduğunu anlayıp, yara bere almak pahasına ayının dilini tutmakmış!
Ayının dilini kim mi tutacak? Hep beraber tutacağız! Zira ayı da Türkiye'nin dilini tutmuş durumda!