Ayinesi iştir devletin; lafa bakılmaz!

Ne güzel söylemiş Ziya Paşa:
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..”
Peki kişinin aynası iştir de devletin aynası, devlet kurumlarının aynası nedir?
Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Meclis Başkanlarının, Genelkurmay Başkanlarının, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanlarının aynası nedir?
Yaptıkları konuşmalar mı yoksa icraatları mı?
Meselâ devletin aynası, son Milli Güvenlik Kurulu açıklaması mıdır yoksa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Diyarbakır gezisinde, devlete hastir çekmiş bir adamı onore etmesi mi?
Ve devlet adamlarının rütbe-i aklı da eserlerinde görünmüyor mu?
Bizim işimiz söz söylemek olduğu için bizim eserlerimiz yazılarımız, konuşmalarımız ve kitaplarımızdır. Yani bizim rütbe-i aklımız da bunlardan bellidir.

***


İzindeyken, epey sitemli mektuplar aldım. Değerli okurlarımdan bazıları “Böyle bir zamanda izin yapılır mı? Özerklik ve ayrı bayrak taleplerinin gündeme getirildiği bir zamanda izin olur mu?” diye sordu.
Muzaffer Gündoğdu, “Sizin bilgi ve beceriniz sadece size ait değil” dedi.
Bazıları da bu izni başka türlü yorumladı.
Oysa ben sonucun böyle olacağını, 15 yıl öncesinden itibaren yazdım durdum. Yani, bölücülük meselesinde testi kırılmadan ne söylenmesi gerekiyorsa söyledim. Testi kırıldıktan sonra tepki göstermenin bir değeri yok bana göre..
İzin konusuna gelince.. Yaz sıcağında, referandum öncesi ve sonrası gündem sıcakken ve herkes iznini yaparken ben kendi adıma izin yapmayı doğru bulmadım. Sonra bir baktım ki yıl bitiyor, bari ben de biraz dinleneyim dedim. Daha önce verilmiş konferans sözlerim de vardı. Kocaeli, Adapazarı, İskenderun’da konferanslara, panellere katıldım.
Televizyonlardaki tartışmaları doğru bulmadığımı, davet edildiğim halde katılmadığımı daha önce belirtmiştim. Şimdi; ayrı bayrak talebinin neresini tartışacaksın? Esasen bu tartışmalar mevcut hukuk düzenine göre suç teşkil etmektedir. Bu tür programları yapanlar, devletin ülkesiyle ve milletiyle bölünmesi doğrultusundaki propagandalara zemin hazırlamakta, hatta terör örgütünün gündemini Türkiye’nin gündemi haline getirmektedir. Bu durum basının genel ilkelerine de aykırıdır.

***

Burada önemli olan, Türkiye’nin bu tartışma sürecine nasıl getirildiğini iyi görmek ve halkın bilgisine sunabilmek; kuruluş felsefesi “yerel yönetimlere özerklik vermek” olan bir partiye oy veren kitlelere, bu sonucu kendi oylarıyla sağladıklarını anlatabilmektir.
Burada önemli olan, mevcut iktidarın Türk siyasi kimliğini tanımadığını, hatta Anayasa’dan çıkartmak dahi istediğini, yerine şimdilik “Türkiye vatandaşlığı” kimliği getirmek istediğini, bu hedefe ulaşırsa, gerçek niyetlerini de açıklayacaklarını anlatabilmektir.
Yoksa tartışmanın taraflarından biri olmak, meseleyi Türk-Kürt çelişkisi olarak göstermek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Mesele, Türk-Kürt çelişkisi değil, devletin temeli olan Türk Milleti kimliğinin, başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere devleti temsil eden kişiler tarafından tehdit edilmiş olmasıdır.
Mesele, “Ne mutlu Türküm diyene sözünü dağlara taşlara yazdılar. Bu ilkelliktir ve aşılacaktır” diyen bir kişinin, şimdi Cumhurbaşkanı sıfatıyla ve askerlerle birlikte “Tek bayrak, tek millet, tek vatan ortak paydamızdır” şeklindeki Milli Güvenlik Kurulu kararının altına imza atmasının ardında ne yattığını Türk halkına anlatabilmektir.

Yazarın Diğer Yazıları