Ayı vurmanın bedeli de 18 bin lira!

Çevre ve Orman Bakanlığı Merkez Av Komisyonu, enflasyon oranlarına göre, dönem dönem, koruma altına alınan hayvanları avlamanın cezasını belirler. Anadolu yaban koyunu ve pars, ceza bedeli en yüksek hayvanlar olarak öne çıkıyor. Anadolu yaban koyunu avlayan 50 bin, pars avlayan 35 bin lira ceza ödüyor. Ayı avlamanın bedeli ise 18 bin 500 lira!
Alageyik, kızılgeyik avlayanlar, 15 bin lira, sırtlan 13 bin lira, yaban keçisi 12 bin lira, Akdeniz foku 8 bin lira, Dorkas ceylanı 6 bin 500 lira, vaşak 5 bin 500 lira, ceylan 5 bin lira, karaca, 3 bin 250 lira, su samuru, yaban kedisi, sazlık kedisi, karakulak 3 bin 200 lira ve kurt avlayanlar bin lira ceza ödüyor. Tabii yakalanırlarsa...
***
2011 seçim gezilerim sırasında Tunceli’de ziyaret ettiğim CHP seçim bürosunda, Hüseyin Aygün ile tanışmıştım. Aygün’ün danışmanı, köye dönüş yasası ile ilgili olarak çıkarılan yasaya uygun miktarların halka ödenmediğini anlatırken, devletin kusuru yüzünden hayatını kaybedenlerin ailelerine 18 bin lira tazminat verildiğini, kaçak ayı avlamanın cezasının da 18 bin lira olduğunu anlatmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, sağlıklı ve erkek olmak kaydıyla, askerlik yapmamanın bedeli de 18 bin lira olarak belirlendi. Üstelik Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlikten
bakaya ve yoklama kaçaklarının da yararlanabileceğini bildirdi! Askerden kaçmak açıkça ödüllendiriliyor!
“Yat, uyu, yat”tan, “kaç, uyu, kaç”a geçtik anlaşılan...
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı ise “Sefer görev emri çıktığında bedelli askerler ne yapacak. 2 ay, 10, 8, 3 ay olsun ama olsun. 3 ay bile olsa temel askerlik eğitimi verilsin” dedi!
Sahi, askerlik yapmayana sefer görev emri çıkarılabilir mi?
18 bin lirayı veren, savaş çıksa bile keyfine bakacak... Parasız Türkler ölüme gidecek... İktidarın adı Adalet ve Kalkınma partisi ama adaletin üzerini “ak” boya ile kapatıyorlar demek...

Dinlemelerden
AKP iktidarı sorumlu!

Hürriyet’ten Toygun Atilla, haberde güvenilir bir imza... “Vip kulak!” başlıklı haberinde, “2008-2009 yıllarında işadamından, komutana, gazeteciden milletvekiline kadar 160 ünlü ismin istihbari dinleme adı altında, terör ve organize suç örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle dinlendiği belirlendi” diyor. 160 kişi arasında benim de adım var.
Dinlemeseler şaşırırdım tabii ama herkesin tanıdığı bu kadar insanı, hiçbir delil olmadığı halde, “terör ve organize suç örgütü üyesi” diye göstermek, başlıbaşına bir suçtur. Gerçi şimdi, herkes “makul şüpheli” diye dinlenecek ama yine de dinleme sonucunda bir suç unsuruna rastlanmadığında, durumun dinlenen kişiye bildirilmesi gerekir. Bana böyle bir bildirimde bulunulmadı. Dinleme kayıtlarının ne yapıldığı konusunda da bilgi verilmedi. Gerçi ben, televizyonda canlı yayında konuşamayacağım sözü, telefonda da kullanmam... Günlük hayatta da aynı kuralı uygulamaya gayret ederim. Ancak takdir edersiniz ki istihbari dinleme diye 24 saatimizi, telefonlarımızın IMEI rumaraları üzerinden kaydettiler. Belki de telefonlarımızı ortam dinlemesi için kullandılar! Bu durum haklarımızın ihlâl edildiğini gösteriyor.
Dinlemelerden dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in sorumlu olduğu söyleniyor ama adam tutuklanmadan önce, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın her İstanbul’a gelişinde, havaalanında kendisi ile görüştüğünü, operasyonlar için iznini aldığını söylüyordu. Bu durumda haklarımızı ihlâl eden, tek başına bir memur değil, İçişleri Bakanlığı ve AKP hükümetidir! Şimdi, müttefik bulmak için 160 ünlü kişinin dinlendiği bilgisini basına vermeleri, hiçbirini hukuki ve vicdani sorumluluktan kurtarmaz....

Yazarın Diğer Yazıları