Adalet denince Roma dönemine ait bir heykel de gelir akla.
Elinde terazi olan gözleri bağlı bir tanrıçanın heykelidir bu.
Gözleri bağlıdır çünkü tanrıçanın yargılayacağı kişileri görmesinin adil karar vermesini engelleyeceği düşünülmüştür.
Elinde terazi vardır çünkü tanrıçanın yargılayacağı kişilerle ilgili hükmünü hiç kimseyi kayırmadan vermesi istenmiştir.
...
Bize gelecek olursak...
Yakın geçmişte adalet terazisindeki ayarsızlığın çarpıcı örnekleriyle karşı karşıya kaldık ne yazık ki.
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın adil yargılanıp idam edildiklerini bugün söyleyecek bir Allah’ın kulu var mıdır?
Yine Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının adalete uygun şekilde yargılanıp darağacına gönderildiklerini iddia etmek mümkün müdür?
12 Eylül darbesinin ardından idam edilen 49 kişinin yargının temel kuralları dikkate alınarak yargılanıp darağacına gönderildiğini söylemek de herhalde çok zordur.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi öncesinde de sahte belgeler ve yalancı tanıklarla yargılanıp keyfi şekilde cezaevlerine atılanlar olmadı mı?
Bu örnekler çoğaltılabilir.
...
Mahkemelerin verdiği siyasi niteliği bulunsun ya da bulunmasın birçok karar günümüzde de tartışılıyor. Mahkeme salonları sık sık “Adalet istiyoruz” çığlıkları ile yankılanıyor.
...
Sonuç olarak diyeceğim şu:
Gözleri bağlı tanrıçayla simgeleşen adalet terazisini doğru kullanmak, akşam pazarlarındaki açıkgöz kimi esnafın elindeki terazilere çevirmemek gerekiyor.
//////////////////
600 bin şizofrenin
yarattığı tehlike
+++++++++++
Medyada yer alan cinayet haberlerinden birkaç örnek:
-Ankara-Mamak’ta şizofren olduğu öğrenilen bir kişi, öğretmen kız kardeşini bıçaklayarak öldürdü, ardından başını baltayla vücudundan ayırdı.
-Denizli'de şizofren hastası genç annesini keserle öldürdü, kardeşini yaraladı, sonra intihar etti.
-Mersin’in Silifke ilçesinde bir şizofren hasta, kendisini bir yaşındayken evlatlık alıp büyüten annesini bıçakla öldürdü, başını kesip poşete koyarak bir evin bahçe kapısına astı.
-Ordu'nun Ünye ilçesinde şizofren bir kadın kocasını bıçakla öldürdükten sonra satırla doğradı.
-Denizli'de tartıştığı karısını boş araziye götürüp başını bıçakla keserek öldüren kişinin şizofreni hastası olduğu öğrenildi.
-Konya'da lise 1'inci sınıf öğrencisi genç kız, şizofreni hastası ağabeyi tarafından bıçakla boğazı kesilerek öldürüldü.
...
Ruh ve sinir hastalıkları uzmanları şizofreniyi; kişinin duygu, düşünce ve davranışlarında önemli değişikliklere neden olan ruhsal ve beyinsel bir bozukluk olarak tanımlıyor, bu hastalarda halüsinasyonlar görme, gerçekle hayal dünyasını ayırt edememe, mantıksal düşünme kaybı, normal duygusal tepkiler verememe, toplumsal kurallara uyamama gibi sorunlar görüldüğünü belirtiyorlar.
Şizofreni hastalarının bir bölümü ilaçlarını düzenli alırlarsa hayatlarını normal şekilde sürdürebiliyorlar. Ama hiç doktora gitmemiş ya da gitmiş ama verilen ilaçları almayan, bunlara ilave olarak alkol ve uyuşturucu kullanan kişiler çeşitli suçların, bu arada korkunç cinayetlerin faili olabiliyorlar.
...
Şizofreni Dernekleri Federasyonu’nun belirlemelerine göre
ülkemizde 600 bin dolayında şizofreni hastası var ve ne yazık ki bunların çoğu tedavi görmüyor.
Yatarak tedavi edilmeleri gereken hastalar için İstanbul Bakırköy, İstanbul Erenköy, Manisa, Bolu, Samsun, Adana, Elazığ, Trabzon, Tokat, Bursa ve Konya’da ruh sağlığı ve hastalıkları hastaneleri olmasına karşın ihtiyaca tam olarak yanıt veremiyorlar.
Ülkemizde ruh ve sinir hastalıkları uzmanı sayısı açısından da durum pek parlak değil. Tıp fakülteleri bu alanda yeterli uzman yetiştiremiyor.
...
Sonuç olarak şunu söylemek mümkün:
Toplumun şizofrenlerin işlediği korkunç cinayetlerle sık sık karşı karşıya gelip sarsılmamasının yolu Sağlık Bakanlığı’nın sorunun üstüne daha ciddi eğilmesinden geçiyor.
Bakanlığın vakit yitirmeden genel bir ruh sağlığı taraması yapması, başta şizofrenler olmak üzere ruhsal açıdan hasta kişileri belirlemesi, onları yakın takibe alıp tedavilerinin ayakta ya da yatarak yapılmasını sağlaması gerekiyor.
