Atatürk’ün Tayyip Erdoğan’a vasiyeti!
Tayyip Erdoğan, “Bizim tek derdimiz, biz bir sorumluluk taşıyoruz. Kalkıp da bütün bu eğitimi sadece cemaatin derneklerine ve kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içinde olamayız” dedi.
Yargıyı kime teslim etti peki?
Polisi kime teslim etti?
Gerçi Ergenekon, Balyoz, Casusluk operasyonlarını yaptırdığı polis müdürlerini, iş bittikten sonra darmadağın etti ama yargıdakilerin görevi devam ettiği için onlara dokunmadı!
Erdoğan yine “Bunun hesabını bize sorarlar, ‘Siz niye eğitimi, belli bir kuruma, derneğe veya derneklere, vakıflara teslim ediyorsunuz’ diye” ifadesini de kullandı?
Kim hesap soracak?
İktidarı kaybettikten sonra sadece eğitimi değil, bütünüyle Türkiye’yi teslim etmenin hesabını sorarlar da şu anda hesap soracak kurum kaldı mı? Belki vardır, çünkü Türkiye büyük sürprizler ülkesidir, bakarsınız hiç ummadığınız bir kurumdan veya kişiden öyle bir ses gelir ki Erdoğan’ın kurduğu kağıttan kulelerin hepsini darmadağın eder.
Tabii bu da bir süreç meselesidir. Rüzgâr ters yönde esmeye başladı mı, onu hiçbir güç durduramaz..
***
Erdoğan, ATV’deki program sırasında Ahmet Kaya’nın protesto edildiği ödül töreninde yaşanan olaylarla ilgili sözleri hatırlatılarak, “Siz kimi kastettiniz” sorusunun yöneltilmesi üzerine, “Kimi değil ya, ‘kimleri’de. Çok var. Dedim ya, Gezi’de bize saldıranların ciddi bir kısmı o akşam orada vardı. Bunlar zaten bazı televizyon kanallarında hâlâ dönüyor” değerlendirmesinde bulundu. “Sizin suçladığınız kişiler arasında akil insan var mı” yönündeki soruya ise Erdoğan, “Olabilir. Şu anda tam tasnifini yapmadım. Olabilir. Ama akil insanların içinde şu anda yer almışsa demek ki ihtida etmiş” karşılığını verdi.
“İhtida etmiş” ne demek?
Başka bir dinden çıkıp Müslüman olanlara “ihtida etmiş” denilir, yani dininden dönmüş...
Erdoğan, kelimeyi “doğru yolu bulmuş” anlamında kullanıyor ama bu da garip bir yaklaşım? Erdoğan’ı desteklerseniz doğru yoldasınız yoksa yanlış yolda! Mantık bu! Kaldı ki “ihtida etmiş” veya “muhtedi” diye sadece başka dinden İslâm dinine geçenlere denilir.
***
Erdoğan yine “Gazi de Kürdistan dedi, Lazistan dedi, o da mı bölücü” diyerek kendisini savunmaya çalıştı.
Peki, diyelim ki böyle dedi... Gazi, İstiklâl Savaşını başlatacak gücü toparlayabilmek için önce milletin ileri gelenlerini bir araya toplamak zorundaydı. Birliği sağlamak için de herkesin gönlünü almalıydı. Savaş kazanılıp Cumhuriyeti ilân ettikten sonra da “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denilir” dedi, değil mi?
Yani Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut, Boşnak, kim varsa, Türkiye’nin kurtuluşu için çalışmış herkesin adı olarak “Türk Milleti” ifadesi kullanıldı. Bu, tarihi bir hakkın da ortaya konulmasıdır aynı zamanda.
Tayyip Erdoğan, Türk Milleti yerine, “Türkiyeli” veya “Milleti İbrahim” diyerek birliği sağlayacağını iddia ediyor ama bunu yaparken, milleti etnik parçalara bölüyor. Anadolu da bir coğrafya adıdır ama, o topraklar için etnik bir aidiyeti belirtmez. Erdoğan ise Kuzey Irak için “Kürdistan” derken, hem oradaki devletçiği Türkiye adına tanımış hem de “Türkiye Kürdistanı” denilmesine de zemin hazırlamış oldu. PKK da Barzani de aynı şeyi söylüyordu zaten... Üstelik Sevr’de Türkiye’ye dayatılan da Anadolu’dan bir Ermenistan, bir Kürdistan ve bir İyonya devleti çıkarmaktı. Yeni Anayasa ile yapılmak istenen de budur. Ermenistan ile başlatılan görüşmelerin hedefi de budur.
Erdoğan, Kürdistan’ı, Lazistan’ı bıraksın da Naci Memiş’in söylediği gibi Atatürk’ün gençliğe hitabesini de benimsediğini söylesin bakalım.
Atatürk’ün hatırasına riayet edecekse, vasiyetinin gereğini yerine getirsin!