Asıl sorun, devletleri yönetenlerin ruh sağlığı!

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, ruh sağlığı sorunları olan her yaştan bireyin pandemi sürecinde daha fazla risk altında olduğunu söyledi.

Guterres, “Hükümetleri, sivil toplumu, sağlık yetkililerini ve diğerlerini, bu pandeminin ruhsal sağlık boyutunu bir an önce ele almaya çağırıyorum’” dedi.

Guterres böyle dedi ama dünyada ve Türkiye’de haber kanalları neredeyse 24 saatin tamamını halkı korkutmakla dolduruyor. Arada bir psikologları da çıkaran var ama bunlar bir anlam ifade ermiyor. Zira hiçbir psikolog, tek başına milyonlarca insanı tedavi edemez.

Öte yandan, korkunun, bağışıklık sisteminin en büyük düşmanı olduğu biliniyor. Yani korona virüsle korkutulan insanların bağışıklık sistemi de çökertilmiş oluyor. Elbette insanlar salgın konusunda bilgilendirilmelidir ama bunun yedi gün 24 saat devamlı yapılması gerekmiyor. İnsan, haber kanallarında sanatçıları arıyor, özellikle müzisyenleri...

Ne zamandır, Türkiye televizyonlarında bir Türk halk müziği veya Türk Sanat Müziği programı seyrettiniz?

Seyredemezsiniz… Çünkü gençleri, metal sesleriyle çıldırtmak da planlanmış bir sürecin eseridir.

***

“Ruh hali” denilince ister istemez devlet adamlarının davranışları ve sözleri akla geliyor. Önce ABD’den bir örnek vereyim.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve IŞİD ile Mücadele Koalisyonu Temsilcisi James Jeffrey, ülkesinin Afganistan'da olduğu gibi Suriye'de de çıkmaza girdiği iddialarını reddetti.

ABD'nin Suriye'deki politikasının bölgedeki düşmanlarına baskı uygulamak olduğunu belirten Jeffrey, “Takip ettiğimiz politikanın akıllıca bir politika olduğunu düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Jeffrey, “Burası Suriye) Afganistan veya Vietnam değil. Burası (ABD için) bir çıkmaz da değil. Benim işim bu savaşı Ruslar için bir çıkmaz haline getirmektir.” ifadesini kullandı.

Jeffrey, doğruyu söylemiş. Yalnız, zihniyet kötü! Böyle bir zihniyete sahip olmak sağlıklı bir durum değildir!

Suriye’nin savaş alanına dönmesinin sebebi zaten ABD ve Rusya’dır... İki güç de orada vekâlet savaşları sürdürüyor. Peki Türkiye ve İran ne yapıyor Suriye’de? “Türkiye kendi güvenliği için tedbir alıyor” denilebilir ama bunun yolu ABD ile birlikte silahlı gruplar kurarak onları Suriye hükümet kuvvetleri ile savaştırmak mıdır?

Suriye’nin geleceğine, Suriyelilerden başka herkesin müdahale etmesi, ülkeyi yaşanmaz hale getirdi ve kitleler Türkiye’ye aktı... Bu da Türkiye’nin ruh sağlığını bozdu. Şimdi korona virüs tedbirleri kapsamında Suriyelilerden hiç söz edilmiyor ama sorun gittikçe büyüyor...

***

Bir sakat açıklama da eski Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’tan geldi. Işık, Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerinin “stratejik değil taktiksel ilişkiler” olduğunu söyledi ve NATO’nun sadık bir üyesi olmaya devam edeceklerini vurguladı.

Işık, Suriye’nin bölünmesine müsaade edilmemesi gerektiğini, Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde ama Esat’la değil Esat’sız, Suriye halkının da onayını alan bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Işık da doğruyu söylemiş ama zihniyet kötü…

Sen Suriye devletin çökertmeye çalış, sonra da “bölünmesine istemeyiz ama Esat’sız çözüm bulunmalı” de...

“Rusya ile yaptığımız işbirliği mecburiyetten kaynaklanıyor, aslında biz Rusya’yı kandırmaya çalışıyoruz” diye algılanablecek sözlerin söylenmesinin de akılla ilgisi yoktur ama daha önemlisi, bu sözlerde insaf da yoktur vicdan da...

***

Toparlarsak, “Adalet ve barış temelinde değil kötülük yapmaya karar vererek dış politika yapanların, insanlığı salgınlardan, yangınlardan veya savaşlardan koruması da mümkün değildir” diyebiliriz.

Devletler sağlıklı bir zihniyetle yönetilmiyor…

Yazarın Diğer Yazıları