Antikorlara uyarı: Rejime de domuz gribi virüsü girdi!
2005 yılının Kasım ayında, “Eski bir antikordan görevdeki antikorlara uyarı” başlıklı bir mektup almıştım. Antikor, kanda bulunan ve virüslere karşı savaşan vücut muhafızlarıdır.
O mektuptaki uyarıları kimse dinlemedi. Bugünkü tablo, domuz gribi virüsünün rejime nüfuz etmesi ve görevli antikor merkezlerindeki ihanetten kaynaklanmaktadır.
***
Mektupta şöyle deniliyordu:
“Sayın antikorlarım; siz, sanırım karargâh isimli hayat alanlarınızın duvarına mikropların dayanmasını bekliyorsunuz!
Vücudu istila eden mikroplar, dışarıdaki üretim merkezleri tarafından, devamlı takviye edilmekte, güçlenmektedir.
Bu yeni tür mikroplar; kendileriyle mücadele edebilecek yeteneklerle donatılmış siz antikorları bile kandırma özelliğine sahip, çok özenle üretilmiştir ve üstelik onlar da antikor görünümündedir.
Önceleri vücudun savunma sistemi olan Atatürkçülük ideolojisini benimser görünmüşler, çağdaşlık sloganlarıyla ve sinsice genç cumhuriyetin kanına girmişler, daha sonraları serbest piyasa ekonomisi, globalleşme gibi fikirlerle ve kılcal damarlar yolu ile bütün vücuda yayılmışlardır. Her siyasi grubun içine de sızmışlardır.
Esasen, bu mikrop türlerinin amaçları, vücudun en önemli organlarını hastalanmış gibi gösterip, ’organ mafyası’na satmaktır.
***
Çok değişik bir tür olan bu mikroplar, aslında başka vücutların antikorlarıdır.
Her kılığa girme becerisine sahip bu mikroplar, artık genç vücut bitap düştüğü için, kendilerini saklamadan, tüm çıplaklıkları ile ’mikrop’ olarak gezmekte hiçbir sakınca görmüyor.
Direnen antikorlara da iftiralar ediyor, hatta kendilerini görevlendiren merkezlerle işbirliği içindeymiş gibi gösteriyorlar.
Zamanında bir kısmı ’aşı’ gibi gerekçelerle, dışarıdan, değişik yerlerden, NATO çerçevesinde gelmiş mikroplardı ya da vücudun hayati olmayan bölgelerinde, mesela tırnakların içinde kir olarak yuvalanmışlardı, belki de bazı ahmak hücrelere kendilerini vitamin diye tanıtmış olabilirler.
Son yirmi yıldır, bu mikroplar, genç cumhuriyetin cüzdanını özelleştirme, kanını globalleşme ve gücünü bazı organlarını sakatlama taktikleri ile ele geçirmekle meşguldür.
Genç cumhuriyet aç, halsiz ve vücuda yayılan mikrop ile yürümeye çalışmaktadır.
Vücudu asıl savunması gereken siyasi antikorlar; dışarıdaki mikroplarla iyi geçinince ayakta kalacağını zanneden partiküllere dönüşmüştür.
Antikorluk yemini etmiş bazılarının ise kontrol altına alınmış mikroplara dönüştüğü söylenmektedir.
Bu arada genç cumhuriyetin hücreleri, bu takatten düşme operasyonunun yanı sıra, 1983’ten itibaren kültürel bir erozyonun içine çekilmiş, televizyon vasıtası ile her çeşit dizilerle vakit geçirmesi sağlanmaktadır.
***
Mikrop kapan ayak, (Güneydoğu) kangren olmak üzeredir, ayak hakkında ’bu gidişle keserler bile’diye konuşulmaktadır.
İşte bu ahval ve şerait içinde sayın antikorlar, mikroplar için siz değerli antikorların varlığı, problemdir. Siz ne kadar durumu idare etmeye çalışsanız da vücudu saran mikropları temizlemek, öncelikle sizin sorumluluk alanınıza giriyor sanırım.
Aksi halde bu kılık değiştirmiş mikroplar, yakın bir zamanda vücudu öldürecek, sizler de yaşayamayacaksınız. Önce sizi yok edecekler. Ayaklanma girişimleri ile doğrudan sizin varlığınızı ve devletin garnizonlarını hedef alıyorlar, görmüyor musunuz?
Mikroplara direnen aydın antikorlar sizi alenen bilgilendiriyor, uyarıyor.”