'Analarını ağlattı!'

Sayın Erdoğan’ı Kayseri mitinginde dinlerken Türkiye’nin talihsiz bir ülke olduğuna bir kez daha kanaat getirdik ve çok üzüldük.
Obama’nın beyzbol sopasına ses çıkartamayan, “Süpürmeyin, kullanın”ı içine sindiren Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, kendi insanına öfkelenmeyi “Siyaset sanatı” sanmayı Kayseri’de de sürdürdü.
Efendim, Zahide Nine, Gezi Parkı provokatörlerinden SDP’lilere, “Yeter artık!” demiş. Onlardan biri, “Teyze arkada para dağıtılıyor” deyince, “Benim emekli maaşım var” tepkisi göstermiş. Erdoğan, “Zahide Nine’nin eli öpülür” diyor, doğru da söylüyor.
Doğru söylüyor da...
Hemen ardından, “Vandalların analarını ağlattı” diyor.. İşte Erdoğan’ın bir parti genel başkanı olduğu amma bir türlü bir ülkenin Başbakanı olamadığının kendi ağzından itirafı.
Zahide Nine’nin sözleri yüzünden SDP’lilerin anaları niye ağlasın? Evlatları kırıp döktü diye anaları niye suçlansın? Evlatlarının bu halleri yüzünden analar ağlıyorsa, zaten ta baştan beri ağlıyordur, kendi de bir anne olan Zahide Nineyi diğer annelerin karşısına niye dikiyorsun?
İmam Hatip kökenli bir siyasetçi olarak Sayın Erdoğan “suçun şahsiliğini” bilmiyor mu?
Âdem aleyhisselamdan bu yana kimi peygamber evlat ve eşleri suç işlemediler, günahkâr olmadılar mı? Şimdi biz bu evlat ve eşler yüzünden masumiyetleri Allah(c.c.)’ın kefaleti altında olan peygamberleri suçlayacak mıyız?
Öfkeyi siyaset sanatı zanneden Sayın Erdoğan, Gezi Parkı eylemcileri ile Gezi Parkı eylemlerini desteklemeyenler arasında öfke ile hüküm veriyor. Milletin bir yarısı leh ve aleyhine öfke ile hüküm vermenin mânevî mesuliyetinin altından hangi ruh, hangi beden kalkabilir?
İmam Hatip kökenli Sayın Erdoğan’ı ve onun bu öfkeli kararlarına destek veren bütün Müslümanları Hz.Muhammed(s.a.v.)’le baş başa bırakıyoruz:
Ebu Bekre (r.a)’dan rivayet edilmiştir:
“Abdurrahman b. Ebi Bekre der ki: Babam, Sicistân’da kadı olan Abdullah ibn Ebi Bekre’ye: sen, öfkeli olduğun halde, iki kişi arasında hüküm verme! Çünkü, Resulullah (s.a.v)’i: ‘Hiçbir kimse öfkeli olduğu halde, iki kişi arasında hüküm vermesin!’buyururken işittim’ diye mektup yazdı. Mektubu, onun namına ben yazdım.
Konu ile ilgili bir rivayet ise şu şekildedir: “Hakim, öfkeli iken, iki kişi arasında hüküm veremez.
Bu hadis(in bu şekildeki metinlerin)i; Buhârî, Müslim, Tirmizî ile Nesâî rivayet etmiştir.
Ebu Davud’un konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir: Ebu Bekre, (Sicistân’da kadılık görevinde bulunan Abdullah/Ubeydullah isimli) oğluna bir mektup yazarak, Resulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
Hâkim, öfkeli iken, iki kişi arasında hüküm veremez. Nesefi’nin diğer bir rivayeti ise şu şekildedir: Abdurrahman b. Ebi Bekre der ki:
“Babam, (Sicistân’da kadı olan Abdullah/Ubeydullah’a hitaben) bana şu mektubu yazdırdı: Öfkeli iken, davacıların/bir davada birbirine zıt iki hüküm konusunda (kesinlikle) hüküm verme. Çünkü Resulullah (s.a.v)’i: Hiçbir kimse, öfkeli iken, hasımlar arasında (kesinlikle) hüküm vermesin buyururken işittim.”
İslâm hukukunda kadıların hüküm verirken öfkeli olmamanın yanında, yorgun, uykusuz ve çok aç olmamaları konusunda da hükümler mevcuttur.
Başbakan hem öfkeli, hem yorgundur.
Gelin görün ki milletin yüzde ellisi hakkında bu öfkeli ve yorgun haliyle günde birkaç defa hüküm vererek adaleti ortadan kaldırmaktadır.
Ülkeleri çökerten en müessir fiil ise adaletsizliktir. Tarih, adaletin ortadan kalktığı devlet ve milletler çöplüğüdür. Çünkü adalet kalkınca mânevî değerler dâhil her şey tahrip olur.
Türkiye’de adaletin ortadan kalkıp kalkmadığını görmek için, yolsuzluk, boşanma ve alkol tüketimi, emanetlerin ehline verilmemesi, zinanın artması ve hatta suç sayılmaması, helâl ve haramın önem taşımaması, verilen sözde durulmaması, borçların ödenmemesi gibi hususların geldiği boyuta bakmak yeter de artar bile.
Allah(c.c.) milletimizi ve bütün insanlığı adaletsizlikten, adaletsiz yöneticilerden korusun. “Sandık” Allah(c.c.)’tan büyük değil. “Sandık” adaletten de büyük değil.

Yazarın Diğer Yazıları