Amin Maalouf'tan Atatürk dersleri...
Habertürk'ten Kürşad Oğuz'a konuşan, 1949 Beyrut doğumlu ünlü yazar Amin Maalouf ya da Emin Maalouf, Atatürk ile ilgili önemli bir tespit yaptı:
"Atatürk'te asıl önemli ve dikkat çekici olan, bizim yaşadığımız coğrafyada çok yaygın ve halen de süren bir davranış şekline karşı çıkmasıydı.
Lübnan'a, Mısır'a, bütün Arap ülkelerine hâkim duygu, dünyanın büyük güçler tarafından yönetildiği ve bu büyük güçler karar alırsa bunu kabul etmekten başka çare olmadığıdır.
Atatürk ise Birinci Dünya Savaşı bittiği gün büyük güçler ona uymayan bir karar aldıklarında, 'Hayır' dedi, karşı çıktı. Aslında bu güçler kadiri mutlak görünseler de bazı durumlarda güç ilişkilerinin onlar lehine olduğu kesin değildir."
***
Maalouf şöyle devam etti:
"Birinci Dünya Savaşı bittiğinde söz konusu devletler oturup 'Türkiye'yi şu şu parçalara böleceğiz' dedi. Ama bu, onların ordularını gönderip bunları dayatmaya hazır oldukları anlamına gelmiyordu. Birisi 'Hayır bu bana uymaz, kabul etmiyorum, savaşacağım' deyip bunu da yaptığında, çekilmek zorunda kaldılar. Çünkü bedel ödemeyi göze alamadılar. Bu, Atatürk'ün verdiği büyük bir derstir. Eğer ne istediğinizi biliyor ve bunun için savaşmayı göze alıyorsanız kendinizden çok daha büyük güçleri geri çekilmek zorunda bırakırsınız. Çünkü sahada sizden güçlü değillerdir.
Ama Arap dünyasında çok sık biçimde, insanlar bu ülkelerin kararlarına teslim oldu. Buna Nasır da dahil. Hep o ya da bu güç ne istiyor diye düşünür Araplar. Atatürk ise çok daha iradi ve yalnız cesur değil aynı zamanda çok da akılcı bir tutum sergiledi. Ne yapabileceklerini de analiz etti. 'Beni zorlamak için buraya ordu mu gönderecek İngilizler? Hayır, yapmayacaklar. Ben sahada güçlüyüm' dedi.
Ne istediğinizi biliyorsanız bunu dayatabilirsiniz. Size başka bir şey anlatayım. 30 yıl önce gazeteci olarak ABD'de araştırma yapıyordum. Amerikalı bir devlet adamıyla karşılaştım ve ona Lübnan'da olanlarla ilgili ne düşündüğünü sordum. Bana dedi ki 'Biliyor musunuz, Lübnanlılar garip. Lübnanlı bir yöneticiyle konuşuyoruz, ne istediğini ve düşündüğünü öğrenmek istiyoruz. Ama onlar bize 'Siz ne istiyorsunuz? Biz sizin için ne yapmalıyız' diye soruyorlar.'
Ortadoğulu yöneticiler çoğunlukla Amerikalılardan emir almayı bekliyor. Büyük güçlerin çok hazır, karar verilmiş bir politikaları olduğunu sanmamak lazım. Tersine çoğunlukla, durumu idare etmek için yönlendirilmeye ihtiyaçları var. Kendinden emin bir yönetici de onların fikrini değiştirebilir.
İradeniz varsa koşulları değiştirebilirsiniz.
Benim Atatürk'e büyük bir hayranlığım var. Tarih sahnesinde çok büyük bir lider... Bazı yönlerini eleştirebilirsiniz ama toplamda onun yaptıkları başka pek çok kişi tarafından yapılamadı. Keşke bölgemizin başka ülkeleri ve liderleri de aynı yolu izlemiş olsaydı."
***
Maalouf'a "Bugünkü Türkiye'nin liderlerini nasıl buluyorsunuz? Atatürk gibi düşünen lider var mı?" diye sorulmadı ama cevabı ben vereyim:
Bugünkü Türkiye'de, Atatürk gibi düşünen lider bulmayı bir tarafa bırakın, "milletin birçok fedakârlık, birçok kan pahasına, en nihayet elde ettiği hayat dayanağına tecavüz etmeye", rejimi değiştirmeye kalkışanlar var!
Şimdi Amerikalı devlet adamları Ankara'ya gelerek "Fırat'ın doğusundaki ilerlemeyi durduracaksınız" diyor. Bizimkiler dakika geciktirmiyor ve Amerika'nın çizdiği sınırlara bile ulaşmadan duruyor. Libya'da da sakın böyle olmasın!
Yeni yılda Atatürk gibi düşünmeye başlayalım…