Amerikancı “başarılı” dış politika ve Ermenistan

WikiLeaks belgelerinin yayınlanmaya başlamasından buyana AKP ve yandaşlar korosu “Bakın belgelerden, bizim aslında Amerikancı olmadığımız ortaya çıktı” şeklinde bir nakarat geliştirdiler. Oysa 251 bin belgeden henüz yayınlanan belge sayısı henüz binlerde. Türkiye ile ilgili 8 bin belgenin ise ancak 100 tanesi yayınlandı. Bakalım daha belgelerden ne çıkacak. Ancak bu belgelerin nereye konulması gerektiğini 9 Aralık 2010’da yayınlanan “WikiLeaks belgelerini bir yere koymak” başlıklı yazımda belirtmiştim. Bu belgeler bilgi ve analiz seviyesi çok düşük, açık ve yarı açık bilgi kaynaklarından toplanan derleme bilgilerdir. Bu belgelerden “AKP-ABD stratejik ilişkisi” konusunda çok bir şey çıkması beklenmemelidir. Ancak, AKP’nin Amerikancı dış politikasını anlamak için WikiLeaks belgelerine de ihtiyaç yoktur.
57. Hükümet ABD’nin Irak’ı işgaline şiddetle karşı çıkıyordu. AKP ise ABD’nin Irak’ın işgali konusunda işbirliği için tek umudu haline gelmişti. AKP bu umudu boşa çıkarmadı. A. Gül Hükümeti 1 Mart Tezkeresini TBMM’ye getirdi. Ordu, Tezkereye MGK’da destek vermedi. CHP şiddetle karşı çıktı. Erdoğan ise geçmesi için bütün ağırlığını koydu. Buna rağmen 1 Mart Tezkeresi CHP’nin ve Erdoğan’ın ikna edemediği AKP’lilerin oyları ile reddedildi. Erdoğan tezkerenin reddinden sonra şöyle diyordu: “Ret oyu verenler gelecek ay maaşları nasıl ödeyeceğimizi düşünmemişlerdir.” Daha sonra ABD’ye direnerek 1 Mart Tezkeresine HAYIR demiş lider olarak Arap Dünyasında popüler olan Erdoğan, aslında Tezkere konusunda Evetçiydi.
Bir ABD/AB komplosu olan Annan Planı’nın üçüncü kez değiştirilmiş haline ancak Denktaş’ın direnişi ile ulaşılmıştır. AKP, ABD’nin istekleri doğrultusunda Denktaş’ı tasfiye etmiş ve Annan Planı’na “evet” çıkması için elinden geleni yapmıştır. Sonuç ortada, Rum kesimi AB üyesi. Başı dönerek tavizler veren Kıbrıs Türkleri, tekrar Derviş Eroğlu’nu iktidara taşımışlardır.
Obama’nın ilk ziyaret ettiği ülkelerden birisi Türkiye olmuştur. Obama, 6 Nisan 2009’da TBMM’de yaptığı konuşmada AKP Hükümetinin önüne bazı somut “ev ödevleri” koymuştur. Bunlardan birisi hâlâ Kıbrıs “sorununun” çözümüdür. Obama, “Birleşik Devletler, tarafların, Kıbrıs’ı iki bölgeli ve iki toplumlu bir federasyon halinde birleştiren adil ve kalıcı bir çözüm üzerinde çalışırken ihtiyaç duyacağı her türlü yardıma hazırdır” demiştir. AKP ev ödevi üzerinde çalışmaktadır.
Obama, K. Irak’ın Türkiye tarafından kabul edilmesini ve “Kürt Açılımını” istemektedir. Obama “Bu çabalar, Türkiye, Irak hükümeti ve Iraklı Kürt liderler arasında işbirliği bağları oluşturma çabalarının devamıyla ve sizin Türkiye’deki Kürt nüfusun için eğitim, fırsat ve demokrasiyi geliştirme yönündeki kesintisiz çabalarınızla güçlenecektir” demektedir. AKP, Barzani devletini tanımış, KDP’nin parti gününe temsilcilerini yollamıştır. Oysa, Irak Türkmen Cephesi’nin Ankara’daki toplantılarına dahi gelmezler. Kerkük, Barzani faşizmine terk edilmiştir. Türkmen Cephesi ve Türkmenler terk edilmiştir.
Kürt Açılımı, Obama’nın Türkiye’den ayrılmasından kısa bir süre sonra ilan edilmiştir. Hâlâ devam ediyor ve Türkiye’yi bir felakete sürüklüyor.
Eski İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve eski Ankara Büyükelçisi Alon Liel Ha’aretz gazetesinde 13 Eylül 2010’da Tel Aviv’in AKP’nin Kürt politikasının nasıl okuduğunu şöyle ifade etmiştir: “Erdoğan, bir Kürt eyaleti yaratmaya ya da en azından Türkiye’nin Kürtlerini ulusal bir azınlık olarak tanımaya hazır, fakat ülkesi değil. Kürt misyonunu tamamlamak için bir görev dönemine daha ihtiyacı var. Gelecek temmuzda kazanırsa, bu gerçek bir ihtimal haline gelebilir.” Ne dersiniz, Obama ve Liel’in “azınlık haklarından” bahsetmeleri sizce tesadüf mü?
Nihayet Obama “Birleşik Devletlerin Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin tamamen normalleşmesini sonuna kadar desteklediğini bilmenizi istiyorum” diyerek, ’Ermeni Açılımı’nı tetiklemiştir. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri olağanüstü bozulmuştur. Bakü haklı olarak ihanete uğradığı duygusuna kapılmıştır. Bursa’da Ermenistan-Türkiye futbol maçına Azerbaycan bayrakları ile gitmek isteyenlerin ellerinden Azerbaycan bayrakları alınarak tuvaletin yerini gösteren işaretin altına konulmuştur. Sonra Ermenistan ile anlaşmalar imzalanmıştır. Ancak bütün tavizlere rağmen Ermenistan anlaşmayı onaylamamıştır. Öte yandan Bakü, Türkiye’ye ucuza sattığı petrolün fiyatını artırmış, bunun bize bedeli yıllık 1.5 milyar dolar olmuştur.
Halkı, Ermenistan ile sınır ticareti olacak diye kandıran AKP Hükümeti, cebimizden 1.5 milyar dolar çekmiştir. Ve şimdi Amerika’da bir mahkeme, 1915 olayları için Ermenilerin sigorta şirketlerinden tazminat hakkını kabul etmiştir. Bu şirketler yarın bu parayı, Türkiye’den tahsil etmenin peşine düşeceklerdir. Şimdi de Amerikan Temsilciler Meclisi’ne sözde soykırım iddiaları yasası tekrar gelmektedir. Çok başarılı bir dış politika.

Yazarın Diğer Yazıları