Almanya’nın dil ve tarih operasyonu!
Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Anadolu Ajansı bülteninde yer verilen yazılı açıklamasına göre Hititlerin başkenti Hattuşa'ya ev sahipliği yapan Çorum'un Boğazkale ilçesindeki kazılarda, yeni bir Hint-Avrupa dili keşfedildi!
Açıklamada Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesinden Prof. Dr. Andreas Schachner'in başkanlığında yürütülen arkeolojik çalışmalarda çivi yazılı buluntulara yenilerinin eklenmeye devam ettiği anlatıldı ve şöyle denildi:
"Metinlerin çoğu, kanıtlanmış en eski Hint-Avrupa dili ve bölgede baskın dil olan Hititçe ile yazılmıştır ancak bu yılki kazılarda beklenmedik bir sürprizle karşılaşıldı. Hititçe yazılmış bir kült ritüel metninin içinde şimdiye kadar bilinmeyen bir dilde yazılmış okuma metni saklıydı. Kazı epigrafisti Almanya Würzburg Üniversitesinden Prof. Dr. Daniel Schwemer bu dili, Hitit merkez bölgesinin kuzeybatı ucunda, muhtemelen modern Bolu veya Gerede bölgesinde yer alan Kalaşma ülkesinin dili olarak tanımladığını bildiriyor.
Prof. Schwemer'e göre Boğazköy-Hattuşa'daki çivi yazılı metinler, Hititçe ile yakından ilişkili diğer iki Anadolu-Hint-Avrupa dili olan Luvice ve Palaca'nın yanı sıra Hint-Avrupa kökenli olmayan bir dil olan Hattice'den de pasajlar içermektedir. Şimdi bunlara Kalaşma dili de eklenebilir."
Yeni keşfedilen bir dilde yazılmış Kalaşma dilindeki metnin henüz büyük ölçüde anlaşılmaz durumda olduğuna işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Schwemer'in meslektaşı, eski Anadolu dilleri uzmanı Prof. Dr. Elisabeth Rieken, bu yeni dilin Anadolu-Hint-Avrupa dilleri ailesine ait olduğunu doğruladı. Boğazköy-Hattuşa'daki çalışmalar, Alman Arkeoloji Enstitüsü, Thyssen Vakfı, GRH Vakfı, Volkswagen Vakfı ve İtalyan Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen bir proje olarak yürütülüyor. DAI, İstanbul, Würzburg ve Marburg Üniversitesinden bilim insanları, metnin dokümantasyon ve değerlendirilmesi üzerinde birlikte çalışıyor."
***
Bir defa Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, “henüz büyük ölçüde anlaşılamaz durumda” olan tarihî bir yazıt üzerinde fikir ileri süren Alman araştırmacıların sözlerini yansıtma makamı değildir.
İkinci olarak, işin başında dillerin Hint-Avrupa, Ural-Altay gibi ailelere ayrılmasının bilimsel temeli çok zayıftır. Cümle yapısındaki kurgu farklılıkları ve kelime benzerlikleri üzerine böyle bir varsayımda bulunulmuş ve Batı’da kabul görmüştür.
Üçüncü olarak dil ve tarih araştırmaları, büyük oranda devletlerin ideolojik emellerine göre yönlendirilmektedir. Mesela Alman araştırmacılar, uzun yıllardır, Alman milletinin tarihi kökenlerinin Orta Anadolu’ya dayandığını öne sürmekte ve bu teoriye uygun veriler üretmektedir. İngiliz araştırmacıların hedefi ise İngilizlerin kökeninin Orta Asya’ya dayandığını ispat etmek, bunun için de veri üretmektir!
Yabancı araştırmacılar içinde, bilim ahlakına sahip olanlar elbette vardır ama çoğunluğu, kendi devletlerinin ideolojisine uygun veri üretmekle görevlidir. Dolayısıyla, kendi bilimsel süzgecimizden geçirmeden hiçbir verilerini doğru kabul edemeyiz! Amerikalı araştırmacılar da yıllar önce “Anadolu’da Türklük oranı, yüzde 10’dur”gibi saçma bir teori üretmiş, üniversitelerimizden ve medyamızdan da bu teoriye destek verenler çıkmıştı!
Bunlar, Hint Avrupacılardır!
***
Atatürk, dil ve tarihin, devletlerin kuruluş felsefesini belirlediğini görerek, hem Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni hem Türk Dil Kurumu’nu hem de Türk Tarih Kurumu’nu kurdurarak, “Güneş Dil Teorisi” ve “Türk Tarih Tezi”ni oluşturmaya çalışmıştır. Batı dünyası, bilimsel olduğu ileri süren teorilere dayanarak Anadolu’nun Türk vatanı olmadığını ileri sürüyordu. Atatürk de buna karşı, “Anadolu, yedi bin yıllık bir Türk beşiğidir” görüşündeydi ve bu iddianın bilimsel dayanaklarını ortaya çıkarmak istiyordu...
Atatürk’ün ölümünden sonra, bu kurumlar, Batı’nın dil ve tarih tezlerinin savunucusu durumuna düşürülmüştür. Çorum İl Kültür Müdürlüğü’nün Alman araştırmacıların sözcülüğünü üstlenmesi, böyle bir sürecin sonucudur ve Almanya’nın dil ve tarih operasyonunda rol üstlenmektir!
***
Denilebilir ki “Türkiye’nin mevcut ekonomik ve siyasi durumu, CHP’deki kurultay veya değişim süreci, İYİ Parti’nin seçimlere tek başına girme kararı, AKP ve MHP’nin yeni anayasa dayatması, sığınmacılar hakkında yayın yapanlara gözdağı verilmesi gibi konular varken nereden çıktı bu dil ve tarih tartışması?”
Bana sorarsanız, Çorum üzerinden yapılan bu açıklamalar, en az Türklüğün Anayasa’dan çıkarılmak istenmesi, en az Anadolu’nun nüfus yapısının değiştirilmesi kadar ciddi bir tehdittir!