Alman vakfının müdürü şimdi AKP Milletvekili!

Almanya’nın, çeşitli istihbarat yöntemleri kullanarak PKK ile ilişki kurduğu bilinmektedir. Bir de Alman hükümeti geçmişte, Türkiye’nin PKK ile mücadele sırasında Almanya’nın sattığı silahları kullanamayacağını ihtar etmişti. Yani Türkiye’nin PKK ile mücadelesi Almanya’yı öteden beri rahatsız etmektedir.
Fakat Tayyip Erdoğan’ın son olarak Alman vakıflarının BDP ve CHP’li belediyeler üzerinden PKK’ya yardım ettiği yönünde ortaya attığı iddia, Mahir Kaynak’ın, Salim Yavaşoğlu’na açıkladığı gibi doğrudan Almanya’nın Fener soygununu ortaya çıkarmasına karşı bir çıkıştır..
Kaynak, “Son yıllarda Türkiye’de Almanya’nın politik etkileri zayıfladı. Bunun dışında Deniz Feneri olayını ortaya çıkardılar. Onun için Alman gizli servisi ile aramızda bir mücadele var. Almanlar zayıflarken Türkiye’de Amerika daha da güçlendi. İngiltere’ye karşı ise bir operasyon yok henüz. İngiltere eski gücünü korumaya devam ediyor” dedi.
Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu da “Deniz Feneri’nden gelen paraların AKP’ye aktarıldığına ilişkin belgeler mevcut” dedi. Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’nın haberine göre; belgelerin dosyasında bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Adalet Bakanı’nın bir anda niye tavır değiştirdiğini sanıyorsunuz. Savcılar gidip kendisine bilgi vermişti. Her şey kapanmıştı, aniden savcıları görevden niye aldı? Kimin kendisine ne dediğini ben biliyorum” diye konuştu.
Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer de “Aslan Payı Gökçek’e” başlıklı yazısında, Alman kredisinde en büyük payın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e gittiğini, Alman kredisi alan CHP’li belediye olmadığını yazdı.

***


Burada sorulması gereken soru şudur:
-Yabancı vakıfların Türkiye’de şube açması ve dilediği gibi faaliyet göstermesi hatta mülk edinmesinin önünü açan yasaları kim çıkardı?
AKP hükümeti değil mi?
Bu konuyu en az yüz defa yazdım ve dedim ki, “Bu yabancı vakıflar, ilgili devletlerin istihbarat servislerinin yan kuruluşlarıdır. Bunların faaliyetlerini serbest bırakmak Türkiye’nin intiharıdır..”
Faaliyetlerini serbest bıraktığınız bu “istihbarat vakıfları” ndan şimdi şikâyet etmeniz, acizliğin göstergesi değil midir?

***


Tayyip Bey’e hatırlatmak gerekir ki Alman vakıflarından birinin Ankara şubesini, bir AKP milletvekili kurmuştur!
Evet, Suat Kınıklıoğlu 2005 yılında, “US German Marshall Fund” un Ankara şubesini kurmuş ve bu şubeye müdür olarak atanmıştır. Kınıklıoğlu daha sonraki seçimlerde de AKP’den milletvekili seçilmiştir.
Hem Suat Kınıklıoğlu’nun şahsi İnternet sitesinde hem de Alman vakfının sitesinde konu ile ilgili bilgiler halen mevcuttur. Vakfın amacı, kısa zamanda Türk sermayeli bir politika merkezi inşa etmek, Türkiye ve komşu ülkelerde güçlü bir sivil toplumu desteklemek olarak gösterilmiştir.
Aynı milletvekili, Konrad Adenauer vakfının toplantılarına da konuşmacı olarak katılmıştır.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği İnternet sitesinde de Suat Kınıklıoğlu’nun, Alman vakfının müdürlüğüne atanması haberi genişçe incelenmiş ve asker kökenli olduğu özellikle vurgulanmıştır.
Fehmi Koru da Yeni Şafak gazetesinde AKP’nin uluslararası ilişkilerini överken, AKP’nin German Marshall Fund’un Türkiye temsilcisi Suat Kınıklıoğlu’nu meclise milletvekili olarak sokmuş olmasını ve AKP Genel Başkan Yardımcısı yapmasını örnek olarak göstermişti.



“MHP, Türklükten taviz vermez”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Hamit Ayanoğlu, MHP’nin Anayasa görüşmelerinde Türklükten, üniter yapıdan kesinlikle taviz vermeyeceğini, ayrıca hiçbir konuda CHP ile birlikte anılmak istemediklerini belirtti. Ayanoğlu, hükümetin PKK ile gizli görüşmeler yaptığını, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin iddia ettiğini, bunun üzerinde şerefli-şerefsiz tartışması yaşandığını, MİT-PKK görüşmesi kasedinin yayınlanması ile bu iddianın doğrulandığını hatırlattı. Ben de geçmişi hatırlatarak, AKP’nin cumhuriyetin temelleri ile oynadığını ifade ettim ve MHP’nin bu süreci meşrulaştıracak Anayasa komisyonu gibi girişimlerin içinde olmaması gerektiği yolundaki düşüncemi tekrarladım.

Yazarın Diğer Yazıları