Allı turnam ne gezersin Libya'da?
"Tayyip Erdoğan'ın Tunus'a ziyareti sırasında protokol konuşmalarında verilen mesajlar dışında gerçekte ne oluyor?" diye sual eden olursa Tunus Cumhurbaşkanı Said'in "Libya meselesini tüm yönleriyle masaya yatırdık. Ancak, Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakat zaptı, iki ülke arasındaki sınırları belirliyor. Bu iki ülke arasındaki bir mesele. Tunus'u kapsamıyor. Bazı ülkelerin bu konuya ilişkin çekinceleri olabilir. Ancak dediğim gibi bu bizim Türkiye veya Libya ile meselemiz değil." sözlerinden şeker çıkarabilir, kaymak çıkarabilir, bal da çıkarabilir belki ama meşhur türkünün ikinci kıtasında, "Allı turnam ne gezersin havada, /Arabam kırıldı kaldım burada, /Gülüm gülüm, kırıldı kolum, /Tutmuyor elim, turnalar hey" deniliyor!
Dilerim Türkiye'nin Libya ile ilgili girişimleri böyle sonuçlanmaz!
***
Anadolu Ajansı ise konuyla ilgili son haberinde şu yorumu yaptı:
"Hafter'e destek veren medya kuruluşları, Türkiye'nin Libya konusunda Tunus ile askeri bir iş birliği yapmaya çalıştığını öne sürdü. Ancak başarılı geçen Erdoğan-Said görüşmesinde bu konu gündeme dahi gelmedi.
Mısır televizyonlarında siyasi yorumculuğuyla bilinen Ahmed Musa, Erdoğan'ın Tunus'tan askeri ya da lojistik destek alma gayreti içinde olduğunu iddia etti ve bu konuda uyarılarda bulundu.
Tunus yönetimi, Hafter yanlılarının iddialarını net bir şekilde yalanladı. Darbeci general Hafter'in sözcüsü Ahmet el-Mismari de Tunus hükümetini havalimanlarından Libya'ya terörist unsurların geçişine izin vermekle suçladı."
Trablus'taki İçişleri Bakanı Fethi Başağa ise "Hava üslerini yabancı devletlere açan Hafter'in paralı güçlerine karşı koymak için Türkiye'den resmi olarak askeri destek isteyeceğiz" demiş ve "Türkiye, Tunus ve Cezayir'le iş birliği içinde halkımıza, güvenliğimize ve istikrarımıza hizmet eden bir ittifak içinde olacağız" diye konuşmuştu.
Fakat Tunus ve Cezayir'in böyle bir ittifaka destek verip vermediği meçhul!
Erdoğan, Libya'daki sorunun siyasi yöntemle çözülmesi için Berlin süreci başlattıklarını, bu süreçte Cezayir, Tunus ve Katar'ın olmayışını eksiklik olarak gördüğünü, Merkel'in konuyu değerlendirdiğini, Putin ve Boris Johnson'ın ise destek verdiğini belirtti.
***
Türkiye'nin Libya'daki Trablus hükümeti ile imzaladığı Doğu Akdeniz mutabakatını koruması, bunun için de Trablus hükümetinin yaşaması gerekiyor. Bingazi merkezli Hafter hükümeti ise büyük kısmı çöl olan Libya'nın yüzde 90'ına hâkim durumda. Arkasında da İtalya, Fransa ve Rusya var. Rusya, "Üçüncü ülkelerin müdahalesi Libya'da barışa hizmet etmez" diyor ama kendisi orada! Bu sebeple Tayyip Erdoğan, "Libya'da bulunan, 5 bini Sudan'dan, 2 bini Rusya'dan Wagner diye girenler hangi sıfatla geldiler, orada ne işleri, hangi bağlantıları var" diye sordu.
Erdoğan, Libya'ya asker gönderilmesi konusunda "Biz hiçbir yere bugüne kadar davetsiz misafir olmadık. Bir davet olursa tabii ki bunu değerlendiririz" demişti. O davet geldi. Şimdi Meclis'ten tezkere çıkacak ve Mehmetçik Libya'ya gönderilecek.
Hafter'in elinde savaş uçakları ve savaş gemileri var ve Türk gemilerini vurmakla da tehdit ediyorlar. Bu itibarla, Libya'ya savaş gemileri ve savaş uçakları da gönderileceği anlaşılıyor. Bu da Türkiye'nin savaşa girmesi demektir!
***
Savaşta, savaş hukuku uygulanır. Bu da Erdoğan'a iç politikayı dilediği gibi düzenleme fırsatı verir!
Meselâ Sözcü gazetesi, 15 Temmuz darbe girişiminden 42 gün önce, "Komuta kademesinde FETÖ'cü paşalar var!" manşetini atmış bir gazetedir ama bu gazetenin yazarları, FETÖ'ye destek vermekten mahkûm edildi!
Savaş şartlarında durumun nereye varacağı, bu karardan bellidir!