Allah’ın yaktığı çerağı AKP söndürebilir mi?

Milli Anayasa panellerinde Haçlı Seferleri’ni düzenleyen Vatikan ile bugünkü Türkiye’ye “Yeni Anayasa” dayatmasında bulunanların amaçlarını kıyaslıyorum. Haçlı seferlerinin hedeflerinden birinin Müslüman Türkleri Anadolu’dan atmak olduğunu anlatıyor, 1. Dünya Savaşı dahil Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’ya yönelmiş bütün Haçlı saldırılarının Türklüğü tarihten de coğrafyadan da silmek için yapıldığını ve bin yıldan beri bu savaşın sürdüğünü belirttikten sonra sözü Anayasa’dan Türk adının çıkarılması girişimine getiriyor ve soruyorum:
-Arada ne fark var? Haçlı orduları ile yapamadıklarını, AKP iktidarı eliyle kağıt üzerinde yapmak istiyorlar! Hem de “Yeniden Osmanlı’yı kuruyoruz, okullara Kur’an dersi koyduk, Çamlıca’ya cami yapıyoruz” diye halkı kandırmak suretiyle bunu gerçekleştirmeye çabalıyorlar. Oysa Arap Baharı ve Büyük Orta Doğu projelerine eş başkanlık düzeyinde destek vererek, NATO’nun Haçlı bayrağı altında, yani Haçlı ordusunun içinde yer alarak, Libya ve Suriye’de olduğu gibi İslam dünyasına da ihanet etmiyorlar mı?
Ben zannediyordum ki, bu yaklaşım tarzı sadece bana aittir.. Oysa 91 sene önce Yusuf Akçura, Sebiülürreşat Mecmuası’nın 18 Haziran 1921 tarihli sayısında “Vaziyetimiz ve vazifelerimizden biri” başlığı altında, aynı bakış açısını ortaya koymuş.. Kaynak Yayınları, Yusuf Akçura’nın birkaç konuşmasını ve makalesini “Aydınlara Düşen Vazife” adı altında yayınladı. Oradan okudum:
“Tarih kitapları, 40 sene süren Med savaşlarından, 60 sene süren Pön savaşlarından 100 sene süren İngiliz-Fransız harbinden bahsederler ve çoğumuz, Frenklere tabi olarak insanlık tarihinin en uzun süren harbi, bu ’100 sene savaşı’ olduğunu zannederiz. Halbuki, insanlık tarihinin en uzun süren savaşı hâlâ devam eden İslam-Hıristiyanlık savaşıdır; bu, efendiler, bir ’1000 sene savaşı’dır. Hıristiyanlık, Arabistan’da bir İslam peygamberinin ortaya çıkıp, vaktiyle kendi idaresi altında bulunan araziye hakim, vaktiyle kendi akidelerine iman etmiş ahaliye mürşit olmasını bir türlü affetmedi. İslam’ı imhaya karar verdi ve o günden bugüne kadar bu maksadına ulaşmak için uğraşıp duruyor. Lakin.. Lakin Allah’ın yaktığı çerağ, insan nefesiyle hiç söndürülebilir mi? Bizzat Allahu Teala buyuruyor ki söndürülemez.
O halde hiç şüphe yok söndürülemez..

***

Efendiler, bu bin sene savaşının beşinci asırdan yedinci asıra kadar devam eden iki asırlık bir devresi ’Haçlı Savaşları’ namını alır; yine bu bin sene savaşının son üç dört asırlık safhasına ’Şark Meselesi’ denilir. Bana kalırsa, bunun bütününü bir nam ile zikretmek, hepsine birden ’Haçlı Savaşları’ demek ve Haçlı Savaşları’nın siyasi yönüne ’Şark Meselesi’ adını vermek daha kısa, kestirme ve doğru olur; çünkü 1000 seneden beri hep aynı mesele hallolunmakta, aynı dava güdülmekte, aynı gaye takip edilmektedir; İslam dinini yeryüzünden kaldırmak, Müslümanları imha etmek!..

***

Haçlı Seferleri, mektep kitaplarımızda öğrendiğimiz gibi öyle sekizinci seferle son bulmuş değildir; hayır! Endülüs Emevilerini İberya yarımadasından, Osmanlı Türklerini Balkan ve Anadolu yarımadalarından kovmak isteyen Hıristiyanlar, hep haç namına hareket ediyor ve bütün savaşlarını Haçlı Seferi sayıyordu; ve hâlâ da öyle sayarlar.. Son cihan cenginde ve o cengin öncü savaşı seviyesinde olan Balkan Savaşında da yine o cengin artçı savaşı demek olan bugünkü Anadolu ve Arabistan savaşlarında görmedik mi ki düşmanlarımız kendilerine hep eski Haçlıların renk ve kisvesini veriyordu..
...
İşte bunun için diyorum ki, Haçlı Savaşları, Hicri 7’nci asırda (Miladi 13’üncü asırda) son bulmuş değildir, bugün, Hicri 14’üncü (Miladi 20’nci) asırda da devam ediyor: Selahaddin Eyyubi, üçüncü Haçlı Savaşları’nda İslam ordularının nasıl büyük bir kahramanı sayılıyorsa, Mustafa Kemal de bilmem kaçıncı Haçlı savaşında, Müslümanların öyle büyük bir kahramanı sayılacaktır.. Ve hiç şüphe etmiyorum ki, hakkın hamisi, zulmün yok edicisi olan ilahi adalet, o seferde olduğu gibi bu seferde de Müslümanların bütün gayesini temin edecektir.”

***

Peki bugün? Bugünkü Haçlı Seferleri, genelde “Büyük Orta Doğu Projesi” , özelde “Yeni Anayasa” adını taşımaktadır.. Dağlardan kazıdıkları gibi Türk adını, Anayasa’dan da çıkarmaya çabalıyorlar ama Allah’ın yaktığı çerağı, insan nefesiyle söndüremeyecekleri gibi, Türk Milletinin yeni Ergenekon’dan çıkışına da hiçbir güç engel olamayacaktır...

Yazarın Diğer Yazıları