Ali Kemalleri unutmadık

Kurtuluş savaşı yıllarında gazetelerin dağıtılması son derece önemliydi.

Zira...

Mandacılığı ve işgalcileri destekleyen Ali Kemal'in Peyam-ı Sabah, Mevlanzade Rıfat'ın Serbesti, Sait Molla'nın İstanbul, İzmirli Hafız İsmail'in Müsavat, Refik Haklid'in Aydede dergisi gibi mecmualar ve yazan gazeteciler halkı yalan yanlış haberler ile umutsuzluğa sevk ediyordu. Kendi kişisel çıkarları için direnişi kırmaya çalıştılar. Anadolu'da kıt imkanlar ile basılan gazetelerin dağıtılması adeta vatani bir görev olarak benimseniyor ve buna göre hassasiyet gösteriliyordu.

Aydın Keleşoğlu'nun yazısında belirttiği gibi o dönemde Kuvay-ı Millîye için gazete basmak imkânsızdı.

Toroslardaydılar.

Sığınmışlardı.

Adana'daki gazeteleri Fransızlarca basılıp kapatılmıştı.

Ahmet Remzi (Yüreğir) ve arkadaşı önce Pozantı'da tren vagonunda, sonra da yarı yıkık bir kerpiç damda matbaalarını kurmuşlardı. Gazetenin adı; "Yeni Adana" idi.

Eksik ve aksak parçaları birleştirmişlerdi fakat pedal makinesi arızalanmıştı.

Onaramıyorlardı.

Kara kara düşünürken Ciltçi Ali Efendi isminde birinin Hatay'ın Kırıkhan ilçesine sığındığını duymuşlardı. Haber saldılar. Çok geçmeden Ali Efendi geldi. Trenden indi. Çünkü bu teklifi geri çeviremezdi. Aynı zamanda mürekkep kokusunu da özlemişti. İşe koyuldu. Gazete bir an önce Çukurova'da, Toroslarda Kuvay-ı Millîye'nin gazetesi ve sesi olmalıydı.

Dağ başında makineleri onarırken eksik ve kırık parçaları tamamlayamamışlardı. Ama yılmamışlardı. Baskı kalıbını Torosların taşından yapmışlar, kağıdı ise kimi zaman Niğde üzerinden katır sırtında Ankara'dan Mustafa Kemal'den temin etmişler, kimi zaman da Konya'daki Abdülgani Bey'den istemişlerdi.

Fakat bu kez de mürekkep yoktu.

"Mürekkep yok" dediklerinde Ali Efendi sinirlenmişti. Ve o an basın tarihine geçecek şu sözleri söylemişti;

"Düşündüğünüz şeye bak. Etraf orman, çıra. Sobalar gürül gürül yanıyor. Borular simsiyah kurumdan tıkanıyor. Toplayın kurumları. Beziryağı da bulun. Gerisine karışmayın. Kolay."

O gün yabancı parayla Mustafa Kemal aleyhinde yayın yapan İhanet gazetelerine karşı Kurtuluş Savaşı gazeteleri Toros Dağlarında bu şartlarda basıldı.

Her sayfası kutsal bir eser gibi elden ele taşındı.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Derneğinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararları ve Mustafa Kemal'in bildirileri soba kurumundan yapılmış isli beziryağı ile basıldı.

Şimdi o günlerde gazetecilik mesleğini icra edebilmek, halka sorumlu gazetecilik gereği doğruları aktarmak için canlarını dahi vermekten çekinmeyen cesur, yürekli, fedakâr gazetecilerin yerini her dönemim adamı olan patronlarının, İktidardan daha çok ihale alabilmesi için, gerçeklere gözlerini kapayan bu onurlu mesleğe bilerek ve isteyerek ihanet eden yandaşlar ile doldu.

Neden mi yazıyorum bunu?

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin katıldığı bir televizyon programındaki sözleri, bazı yayın organlarında açıkça çarpıtıldı, hatta söylemediği cümleler kullanıldı. Temelli öyle bir cümle kullanmadığı halde "HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'den açık açık itiraf ve tehdit: İstanbul-Ankara'yı İmamoğlu ile Yavaş değil HDP yönetecek" başlığıyla haberler yayınlandı. Gelen tepkilere karşı da "Bizden değil HDP'den açıklama istenmeli" denildi.

"HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'den açık açık itiraf ve tehdit: İstanbul-Ankara'yı İmamoğlu ile Yavaş değil HDP yönetecek" başlığıyla servis edilen haber tepki çekti. Tepkilerden sonra başlık değiştirilerek, "HDP Eş Genel Başkanı gizli ittifakı itiraf etti: Yavaş ve İmamoğlu bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir" yine Temelli'yi suçlayan bir üslupla devam edildi.

Diğer bir gazete haberi Temelli'nin ağzından "Yavaş ve İmamoğlu değil HDP yönetecek" ifadesiyle kullanırken bir TV kanalı da "Eş Genel Başkandan itiraf ve tehdit: İstanbul ve Ankara'yı CHP değil HDP yönetecek" başlığıyla haberi servis etti.

HDP Genel Başkanı Sezai Temelli'nin görüşlerini ve düşüncelerini tasvip etmem söz konusu dahi değil ama benim üzerinde durduğum konu gazetecilik etiği.

Bu haberi yapan kişiler partizanlık ile gazeteciliği karıştırıyor. Unutmayın tüm iktidarlar ve siyasi iklimler geçicidir.

Yazık.

NOT: Bazı seyahatler için Adana ve Mersin'de olacağım.

Yazarın Diğer Yazıları