Alevîler ne istiyor?
Ali Rıza Özdemir, önemli çalışmalara imza atıyor... Son olarak Alevîliği Türk ve dünya kamuoyuna doğru aktarmak adına İsmail Baki'yle birlikte Alevîlik Bildirgesi'ni kaleme aldı... Geçen Ağustos ayı içinde imzaya açılan metin, toplumda karşılığı olan inanç ve kanaat önderlerinden ciddi destek gördü... 20 sivil toplum kuruluşu süreci kurumsal olarak destekleme kararı aldı...
Önümüzde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri var... Seçimlerde biraz daha fazla gündeme gelen Alevîlerin hak ve talepleriyle ilgili yine konuşulacak...
Adayların Alevî Bildirgesi Hareketi'ne hâkim olan şu duruşu bilmelerinde fayda var:
"Sonuç olarak Alevîlerin devletten ve hükümetlerden talepleri olmayacak işler değildir. En doğal insan hakları ve vatandaşlık talepleridir. Başka bir inanç grubunun haklarına müdahaleyi de içermeyen bu taleplerin tamamı, sadece Alevîlerin değil, bir bütün olarak Türk milletinin yararına olan işlerdir. Bu metinde yazılı hususların karşılanması, enerjimizi daha yararlı ve ileri işlerde harcamamız için bir kapı açacaktır. Ülkemizin kalkınmasına ve milletimizin dirliğine katkı sunacak söz konusu talepleri sadece Alevîler değil, Türk toplumunun her kesimi Alevîlerle dayanışma içinde ve yüksek sesle dillendirmelidir."
***
Özdemir, en önemli itirazını Alevîliğin başkaları tarafından tanımlanmasına getiriyor haklı olarak... Şu satırları konuyla ilgili herkes dikkate almalıdır: "Alevîleri rahatsız eden en büyük sorunlardan biri Alevîliğin tanımı konusundadır. Alevîliği hiç kimse Alevîler yerine tanımlamamalıdır. Alevîler, bu hakkı hiç kimseye vermemiştir. "Alevîlik bir kültürdür" yahut "Hz. Ali'yi sevmek Alevîlikse ben de Alevîyim" türünden lakırdılar boştur ve toplumsal hiçbir karşılığı yoktur. Alevî toplumunda da hiçbir sempati yaratmamaktadır. Alevîler, kendilerini tanımlarlar. Bunun için başkalarına ihtiyaçları yoktur. Alevîler için Alevîlik; "Hakk-Muhammed-Ali yoludur" yani "doğru yol"dur. Bir inançtır. Bir iman meselesidir. Onu vahyin dışına çıkarıp salt "kültür" olarak tanımlamanın, Alevîliğin bilgi ve anlam evrenindeki tek karşılığı vardır ve o da "küfür"dür."
Ve ikaz ediyor: "Cumhurbaşkanı adayları Alevîliği tanımlamaktan kaçınmalı Alevîler adına konuşmamalıdır. (Alevî bir aday yok bildiğim kadarıyla ama olsa bile o da bunu yapmamalı. Bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanı adayı olmalı.)
***
Sağ parti ve iktidarların Alevîlere yaklaşım ve uygulama biçimlerinde ciddi bir problem var... Hem partilerdeki temsil noktalarında hem de devletin yönetim kademelerinde çok ağır derecede negatiflik söz konusu...
Özdemir, sağduyu sahibi bir aydın ve husumet üretmek yerine çözüm önerme, konuyu 'millî birliğe katkı' çerçevesinde yorumlama taraftarı... İşte o satırlar: "Alevîlerin neredeyse tamamı devlet kurumlarında (sadece Alevî oldukları için) kendilerine ayrımcılık yapıldığını hissetmektedir. En varlıklı iş adamından en fakirine kadar bütün Alevîlerde bu duygu vardır ve hatta bu duygu, bir tedirginlik halini almıştır. İşlerinin, devlet kurumlarında Alevî olmaları nedeniyle ilerlemediğine ve sonuçlanmadığına dair ötekileşme hissi artarak devam etmektedir. Devlet kurumlarında görev almada, memurlukta bu çekince açıkça görülmektedir. Ayrımcılık olmadığına dair çok sayıda itiraz gelse de, bu his vardır ve bu hissin kendisi bir sorundur.
Alevîlerin yaşadığı bu hissi yenmek; devlet kurumlarında ayrımcılık yapılmadığına dair Türk toplumunun tamamını ikna etmekten geçmektedir.
...
Sağ partiler Alevîlere verdikleri sözleri tutmadılar; Selefi akımların etkisinde kalarak daha mezhepçi politikalar benimsediler; Alevîleri partilerin karar verici mekanizmalarından özenle uzak tuttular. Bunların sonucunda Alevîler de sağ partilerde siyaset yapmayı en alt düzeye çektiler.
Alevîler; siyasi partilerde daha görünür olmalı, karar verici süreçlere dâhil edilmelidir. Partiler; genel başkan yardımcılarından en azından birine kamuoyunda Alevîliği ile tanınan bir kişiyi getirerek işe başlayabilirler."
***
Cemevlerinin statüsü, Diyanet'in 'tekçi' işleyişi, bürokraside liyâkat sisteminin esas alınması ve konunun 'millî birlik' çerçevesinde değerlendirilme talebi, tüm aday ve partiler tarafından iyi değerlendirilmek ve seçimlerden sonra da unutulmamak mecburiyetinde...
Bu bir 'seçim yatırımı' gibi değil, fay hatlarının oluşturduğu problemli bir coğrafyada 'millî birlik yatırımı' olarak görülmeli...
Özdemir'in dile getirdiği şu teklif satırlarının altına hangi sağduyu sahibi imza atmaz ki: "Millî birliğe ve ortak değerlere vurgu yapılmalı ve bu değerler ön planda tutulmalıdır. Her zaman olmasa da zaman zaman din, siyaset alanına çekilmiş ve mezhepçi politikalar ön plana çıkarılmıştır. Bir mezhebin veya inanış biçiminin siyaseten ön plana çıkması ve siyasete malzeme yapılması toplumun her kesimi için rahatsızlık vericidir. Toplumsal beklentiler ve talepler meşru zeminde elbette karşılanmalıdır ama sadece Sünnilik değil Alevîlik de siyasetin malzemesi yapılmamalıdır. Alevîler, Alevîliğin de siyaseten kullanılmasına karşıdır."