AKP’ye gönül vermiş kardeşlerim!
Tayyip Erdoğan ile Numan Kurtulmuş, görev taksimi yaptılar. CHP tabanına oynamak Kurtulmuş’a kaldı, Erdoğan ise CHP’den AKP’ye dikkate değer bir geçiş olmayacağını bildiği için kaybettiği oyları yeniden MHP’den devşirme taktiğini uygulamaya başladı.
“Yeniden” diyorum, çünkü 2001 yılında AKP’nin il ve ilçe örgütlerinin çoğunu, geçmişte MHP’de siyaset yapmış vatandaşlar kurdu!
Fakat referandumda çıkan yüzde 42 oy, gözlerini korkutmuş olmalı ki Erdoğan ve Kurtulmuş, bu bloğu parçalamaya çalışıyor. Kurtulmuş, AKP’den oy almaya yönelik çalışsa, Erdoğan ile aralarına kara kedi girebilir. Partisi de prematüre doğabilir.
Bu sebeple MHP’ye çengel atmak istedi ama tutturamadı!
Eski tüfek solculardan birkaç kişiyi kurucu yaparak, sol kitlelere mesaj veriyor. Bazı yorumcular da hemen İslam sosyalizminden bahsetmeye başladı bile!
Seçmeni balık avlar gibi avlayabileceklerini düşünüyorlar herhalde.
Esas olan insanın fikrinde gösterdiği içtenliktir; söylediği söze önce kendisinin inanmasıdır.. Bu saatten sonra Numan Kurtulmuş’tan solcu olursa...
***
Erdoğan ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi MHP tabanına şikâyet ederek, açık düşüyor!
“MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum” diyor! İyi de dün MHP’ye görül vermiş kardeşlerine hakaret ediyordun!
AKP’ye gönül vermiş kardeşlerimizden bir kurnaz da İstanbul Barosu seçimlerinde AKP’ye yakın grubu desteklemedim diye İmam-Hatip mezunları ve başörtülülerle benim bir meselem varmış gibi yorum yapıyor. Meseleye MHP’yi de karıştırarak aklınca Erdoğan’ın siyasetine hizmet ediyor.
Anlaşılıyor ki önümüzdeki seçim sürecinde AKP ve destekçilerinin hedefi MHP ve milliyetçiler olacak!
Bizim fikirlerimiz açıktır. Burada günlük yazıyoruz, kitaplarımız var! Beğenen beğenir, beğenmeyen eleştirir. Yalnız labirentli yollardan eleştiri olmaz.
Bana İslam’dan bahseden AKP’ye gönül vermiş kardeşlerimin hepsine, “İslam’ın Truvası” adlı kitabımı tavsiye ederim. Kendileri de o atın içindedir çünkü!
***
Devlet Bakanı Faruk Çelik ise CHP’deki gelişmelerle ilgili olarak, “Ana muhalefet partisinin halen 1950’ler, 1960’larınTürkiye siyasetini yapıyor olması, aslında iktidar için de dezavantajlı bir durumdur” dedi.
Faruk Çelik’e de birisinin “Sizin uyguladığınız politika, 1900’lü yıllardan kalmadır. Ahrar Partisi’nin devamısınız” demesi gerekir!
Ahrar Partisi için kısaca, “Osmanlıcılığa karşı İslamcılığı, Meşrutiyete karşı Monarşiyi, Alman emperyalizmine karşı İngiliz emperyalizmini savunmuş, yönetimi ele geçirmek ve amaçlarını gerçekleştirmek için 1909’de 31 mart ayaklanmasını çıkarmıştır” denilir.
AKP de bugün Türk kimliğini tanımıyor, yerine Türkiye kimliği diye bir kavram getirmeye çalışıyor.
Yine Avrupa Musevi Kongresi Başkanı Besnainou, Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile görüştükten sonra “Erdoğan’ın, İslam dünyasının sözcüsü olması gerekiyor” demişti. Yani, AKP’nin İslâmcılık politikalarının arkasında kimin olduğu bellidir.
Daha ayrıntılı bilgi isteyen AKP’li kardeşim varsa, Erbakan ve Şevket Kazan’ın söylev ve demeçlerine bakabilirler!
“57’nci hükümetin bu dış mihrakların Türkiye’nin parçalanması, Kıbrıs’ın Yunan’a verilmesi ve Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi hususundaki arzularına uymadığını gördük ve aynı mihraklar Ortadoğu planlarını yürütebilecek bir iktidar oluşturmak için çeşitli etkilerle ülkeyi 3 Kasım’a getirdi ve yönlendirmelerle AKP’yi iktidara taşıdı” diyen kişi ben değilim Sayın Erbakan’dır.
Bence CHP ve MHP de AKP’nin tabanına AKP yöntemleri ile hitap etmelidir ki hak geçmesin!