AKP’nin Türkiye’yi bölme programı...

Terör örgütü adına Murat Karayılan, “tek taraflı ateşkes” kararının devlet ile Abdullah Öcalan arasında sağlanan temaslar sonucu alındığını ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de PKK terör örgütü yetkilileri ile devletin bazı kurumlarının görüşmesinin terörle mücadele yöntemlerinden biri olduğunu açıkladı.
Öcalan da 30 Temmuz’da İmralı’da görüştüğü avukatları aracılığı ile “12 Eylül referandumundan sonrası için kendine bazı sözler verildiğini ve artık oyalamaya izin vermeyeceğini” söylemişti.
Siyasi yasaklı Ahmet Türk ise Demokratik Toplum Kongresi Başkanı sıfatıyla siyaset yapmaya devam ederken “Kırılma noktasındayız” diyerek, Cumhurbaşkanı Gül’e barış için diyalog çağrısında bulundu
Bütün veriler, demokratik açılım diye başlayıp demokratik özerklik diye devam eden sürecin, aslında 100 yıllık Amerikan planı olan Türkiye’nin Hıristiyan eyaletlere ayrılması projesinin bugünkü versiyonu olduğunu gösteriyor.

* * *

Aslında demokratik özerklik planı, Tayyip Erdoğan’a daha AKP’yi kurmadan gönderilen gizli memorandumda vardı. Erdoğan da bu planı parti programı haline getirmişti. Erdoğan, bugünlerde “demokratik açılım bizim parti programımızda vardı” diyebiliyor. Doğru söylüyor. AKP’nin programında özerklik planı nasıl yer almıştı, New York’tan, Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen, memorandumda ne isteniyordu bir bakalım:
“Mr. Erdoğan, sizin küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye’ye kriz sırasında destek olan uluslar arası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir... Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız...”
(Belgede dünya kelimesiyle kastedilen, uluslararası güç merkezleridir. Yani ABD veya Avrupa değil, dünya hükümeti kurmaya çalışan CFR gibi örgütlerdir. Ankara kelimesinden de Genelkurmay anlaşılmalıdır...)
Kısacası, Erdoğan’a deniliyordu ki, “Küreselleşmeye kayıtsız şartsız boyun eğecek misin? Küreselleşme şehir devletleri dönemi demektir. Etnik nüfusa göre, kendi ülkeni otonom şehir devletlerine ayıracak mısın? Bu devletlerin kendi askeri ve polis güçlerini kurmalarına izin verecek misin?”
Daha da kısası Erdoğan’a deniliyor ki, “Mistır Erdoğan, Başbakan olursan, ülkeni bölmek için bizimle ortak çalışma yapacak mısın? Genelkurmay ile savaşacak mısın?”
Erdoğan ise Ak Parti program ve tüzüğünde, küresel örgütlerin taleplerini yerine getiriyordu:
* Kurucular Kurulu kitabının 8’inci sayfasında “Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür” denilmektedir.
* Hemen arkasından 12’nci sayfada, “Partimiz, eğitim hizmetlerinin yerelleşmesinden ve özelleştirilmesinden yanadır” ifadeleri de aynı bakışın ürünüydü...

* * *

PKK’nın ve BDP’nin talepleri ile memorandumdaki talepler birebir aynı. AKP programındaki ifadelerle Erdoğan’a gönderilen memorandumdaki, “Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” talebi de örtüşmektedir...
Demek ki asıl bölücü parti AKP’dir! Referandumdan evet çıkarsa işte bu planı uygulayacaklar.

Yazarın Diğer Yazıları