AKP’nin sırrı!
AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Malatya’da yaptığı konuşmada, parlamenter sistemin Türkiye’nin ayağına bağ olduğunu öne sürerek “Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemini kendisi için istememektedir. Tayyip Erdoğan, hizmetleriyle zaten Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanıdır” diye konuştu, bu arada “Allah’a yemin ederim ki Türkiye’deki bütün meselelerin çözülmesinde en yetkili lider ise Recep Tayyip Erdoğan’dır” diye bir söz söyledi.
Tayyip Erdoğan’ın ne kadar yetkili olduğunu ifade edebilmek için Allah’a yemin etmeye gerek var mı? Halkın huzurunda Allah’ı şahit göstermek için kimsenin iç yüzünü bilmediği bir konuyu açıklıyor olmak gerekir. Kaldı ki bugün tam yetkili olan yarın yetkisiz olabilir.
Soylu, sonradan “Ben Tayyip Erdoğan’ın milletin gönlünde olduğunu anlattım” diye açıklama yapmak ihtiyacı hissetti.
Evet bu doğru ama biraz ileri gittiği de gerçek.. Hani bir ara AKP Bursa milletvekili Hüseyin Şahin de “Tayyip Erdoğan’a dokunmak ibadettir” demiş ve böylece, bir insana Tanrısallık yakıştırabilmişti..
Eski Yunan’da Zeus gibi insanların tanrı olarak kabul edilmesinin suçu sadece kendilerine ait değildi. İnsanlar güçlülerin yanında saf tutarak çıkarlarını koruyabileceklerini düşünüyorlardı. Bugün de durum pek değişmiş değildir. Hatta hemen hemen farksızdır.
Erdal Atabek, insanların bu yönelimini “balık sürüsü davranışı” olarak nitelendiriyor ve “Birileri bir şey yaptığı zaman hepsinin onu yapmaya koşuştuğu bir davranış kalıbı. Bu davranışı en iyi keşfedenler pazarlamacılardır” dedikten sonra konuyu toplumun sürüleştirilmesine getiriyor.
***
İşte bugün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Abdullah Öcalan ile yapılan gönüşmelerle ilgili olarak “Biz doğrudan karşımıza muhatap alarak, hükümet, başbakan, bakan olarak ’gel bakalım Öcalan seninle oturalım, pazarlık yapalım’diyemeyiz. Bunu dersek millet bizi affetmez, böyle bir şey olmaz.” diyebiliyor ve yandaşları da durumu sorgusuz sualsiz kabulleniyor. Oysa bırakın İmralı’yı siz Oslo’da “koordinatör ülke” nin organizasyonu ile Türkiye’yi PKK terör örgütü ile resmen masaya oturtmadınız mı? Habur’da teröristlere çadır mahkemesi kurmadınız mı? Teröristler, sınırdan Diyarbakır’a kadar zafer kazanmış Romalı komutan edasıyla, kamyon üstünden halkı selamlaya selamlaya gitmedi mi? Son olarak, üç PKK’lı için 100 lin kişilik cenaze törenine izin veren siz değil misiniz? Ana dilde savunma PKK talebi değil miydi? Terör örgütünü daha nasıl muhatap alacaksınız? Kaldı ki AKP Diyarbakır milletvekili Cuma İçten “22 bin PKK’lı öldürüldü, yani 22 bin tane çocuğum öldürüldü. Hepsi benim çocuğum” demedi mi?
***
Fakat bütün bunların “balık sürüsü davranışı” na alışmış topluluklar için hiçbir önemi yoktur. Öyle ki, lider, “Müslümanlığı bırakıyoruz, Hıristiyan olacağız” dese, etrafındaki ekipten başlamak üzere herkes Hıristiyanlık değerlerinin ne kadar yüce olduğunu anlatmaya başlar. Kısa bir süre sonra görülür ki, toplum buna da alışmış.. İnsanların her türlü kalıba girebilmesinin sebebi, korkudan ziyade, menfaat odaklı düşünce tarzıdır. Son seçimlerde AKP’ye oy veren bir hemşehrim, daha dün aynen şöyle dedi: “Arkadaş, hayatımızı bazı düşüncelere adadık da ne oldu? 60 yaşıma geldim, bundan sonra benim için sadece âli menfaatlerim önemlidir.”
İşte Bülent Arınç da “AK Parti’nin son 10 yılda yaptıkları, milliyetçilik ve vatanseverliğini gösteriyor, şimdi vatandaşın terör sorununun çözülmesini istiyor, buna da çözüm bulacağız” diyerek, Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılması sürecini bile milliyetçilik diye anlatabiliyor. Aynı sözleri bütün AKP propagandistlerinden duyabilirsiniz. Çünkü, toplumların balık sürüsü davranışı ile kendi söylemlerine gelebileceklerini keşfetmiş durumdalar. Siyasi pazarlamacılık yapıyorlar kısacası. Karşılarında muhalefet de olmadığı için yüzde “yüzde 70”e doğru gidiyorlar.