AKP'nin hedefi Kızılırmak'ı tersine akıtmak
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, kuraklıkla mücadele için Sibirya’daki nehirlerin yönünü güneye çevirmeye ilişkin eski Sovyet dönemi projesini canlandırmayı önerdi. Sovyet makamları tarafından 1960’lı yılların başında hayata geçirilen bir başka projede, Özbekistan’da Amu Derya ve Kazakistan’da Siri Derya nehirlerinin yönü, steplerin kurak topraklarının sulanması ve pamuk üretimi için değiştirilmiş, bu nehirlerin beslediği Aral gölü tuzlanarak kurumuştu.
Türkiye’de iktidarın ülkenin rejimini değiştirme çabaları da Sovyetlerin bu eski projesine benziyor. Fakat kuraklıktan geçici olarak kurtulma ümidi, bu tür projelere taraftar topluyor. Bu projeyi, Kazakistan ve Özbekistan’da referanduma koyun, mutlaka evet çıkar! Sonra da Orta Asya’nın tamamı kurur.
* * *
Türkiye’de cumhuriyet nehrini tersine akıtma girişiminin adı olan AKP, peşine epey bir insan takmış durumda.
ABD yönetiminin ideologlarından Dinesh D’Souza, 1995 yılında yazdığı kitabında “Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeliyiz, Onları liberalleştirmeliyiz” demişti. Bu program Türkiye’de AKP iktidarını üretti. İşte o liberalleşmiş köktencilerin peşine takılanlardan Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Metin Gündoğdu, “Anayasa değişiklik paketinin, ileride yapılacak tam sivil bir anayasanın ilk adımını oluşturduğunu” bildirdi.
Yani, AKP’ye demiş oluyorlar ki “Cumhuriyeti yıpratma ve hatta rejimi tersine çevirme yönündeki çabalarınızı takdirle karşılıyoruz. Bugüne kadar yaptıklarınız yetmez, cumhuriyete daha ağır darbe indirmeniz için evet diyeceğiz.”
Zaten Tayyip Erdoğan, tam da bunu söylüyor. Anayasa değişikliği paketinin tam manasıyla istenileni yerine getirmese bile, bunun bir dönüşümü ortaya koyduğunu belirtiyor.
Dönüşüm dediği, Anayasa’nın değiştirilemeyecek maddelerini de değiştirmektir.
Bu yönde ABD ve AB baskısı vardır; milletli kandırarak yargıyı aştıkları zaman önlerinde başka bir engel kalmayacak.
Diyeceksiniz ki yeni görev verilen komutanlar, cumhuriyeti koruyup kollayacaklarına dair daha yeni açıklama yapmadı mı?
Evet açıklama yaptılar da TSK’nın altındaki ekonomik zemin çekilirken, hiç sesini çıkaran olmadı. O ekonomik zemin milli ekonomidir. Ekonomi bütün ağırlığı ile yabancıların eline geçti. TSK şimdi kimi koruyacak? Yabancıların ekonomisini mi?
Biz “Vatan satılırken irtica diye niye gürlüyorsunuz? Yoksa konuyu mu saptırıyorsunuz?” diye sorduğumuzda, neredeyse bundan dolayı suçlu çıkıyorduk.
Dolayısıyla yargı, Türkiye’yi dönüştürmek yönündeki Amerikan planının önündeki son engel olduğu için TSK’dan sonra hedef haline getirilmiştir.
* * *
Dün gazetemizi ziyaret eden DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemezoğlu, “Hayır” çıkacak ümidini koruyor.
Söylemezoğlu, “Adil Gür ile konuştum. Sonucun ‘51 Evet, 49 Hayır’ olarak çıktığını, ancak ‘Hayır’cıların önemli bir bölümünün çeşitli sebeplerle ankete ‘Evet’ diye cevap vermiş olabileceğini söyledi” dedi. Yani gerçekte ‘Hayır’ oyları çok önde olabilir.
Cindoruk ise iktidarın durumu bildiğini, bu sebeple etnik ve mezhebe dayanan konuları kaşıdığını anlatırken, “Erdoğan, kendisini mahkum etmiş hakimlerin Alevi olduğunu söylüyor. Demek ki araştırmış. İstismar ettiği Menderes’i idama mahkum edenler Alevi miydi? Hayır” diye konuştu.
* * *
Cumhuriyet nehrini tersine akıtmak için Türk-Kürt, Alevi-Sünni gibi ikilemlerden de yararlansalar boşuna!
Kızılırmak tersine akar mı? Fırat ve Dicle tersine akar mı?
Yahu adamlar, daha yargıyı değiştirmeden çoğu masum birçok insanı içeri attı, yargı da ellerine geçerse ne olur hiç mi düşünmüyorsunuz?