AKP’nin gizli gündemi

Yeni Anayasa seçimden önce mi sonra mı yapılsın? İktidar ile muhalefet arasındaki ana tartışma konusu bu. Peki bu tartışma çok mu anlamsızdır? Tayyip Erdoğan, “Kendi parti tüzüğünü 2011 seçimlerine kadar değiştiremeyeceğini söyleyenlerin, Anayasamızı bir haftada, bir ayda değiştireceğini söylemesi kadar sululuk olur mu?” diyerek ipe un mu seriyor?
Mesele, Türkiye’nin tamamen dönüştürülmesi ile ilgilidir. Önümüzde seçim var. Seçim öncesinde, AKP yeni Anayasa’yı gündeme getiremezdi. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini değiştirme girişimi sonunda, seçimde dibe otururlardı.
Bu bakımdan kısmi bir Anayasa değişikliği ile idare ettiler ve Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nın yapısını değiştirmekle yetindiler.

* * *

Nitekim, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Yeni anayasa, seçim vaadine kurban edilemeyecek kadar önemlidir” dedi. Yeni anayasada yer almasını istedikleri önemli talepleri olduğunu anlatan Demirtaş, bunların başında anadilde eğitim ve demokratik özerkliğin geldiğini söyledi.
Aslında bu talep sadece BDP ve PKK’nın talebi değil, ABD ve AB’nin dayatmasıdır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise “Erdoğan’ın, CHP’nin, yeni anayasa çalışmalarına koro halinde itiraz edeceğini düşündüğünü ancak şimdi kendisinin kaçtığını, ezberinin bozulduğunu” söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “Referandum öncesinde ve hemen sonrasında yeni bir anayasa konusunda iştahlı ve heyecanlı olan AKP, şimdi ipe un sermeye başlamıştır. Anlaşılmaktadır ki Anayasa konusu önümüzdeki genel seçim çalışmalarında iktidarın başvuracağı bir istismar alanı olacaktır” dedi.
Bahçeli, Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ilk üç maddesiyle ilgili kaygı verici değerlendirmelerin yapılmaya başlandığını ifade etti. Bu değerlendirmelerin, “kafaların içindeki gizli tarafları ortaya çıkarması bakımından anlamlı olduğunu” söyledi ve “Burada aklımıza, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bir rol paylaşımında taraf olduğu hususu gelmektedir. Çünkü verilen izlenim bu yöndedir. Eğer böyle değilse, durduk yere ve üstelik ilk üç maddeye yönelik mütecaviz eğilimlerin ve girişimlerin varlığı biliniyorken, sözü edilen değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerin pozitif ilerletilmesi, Cumhuriyetimizin negatif geriletilmesinden başka bir manaya gelmeyecektir” dedi.
İşte konunun can damarı budur. Oyun içinde oyun vardır.

* * *


Okurumuz Yusuf Saka diyor ki, “Amerika ve NATO, Türkiye’ye yönelik gizli siyasi planlarının tamamını adım adım uyguluyor. Batı’da Türkiye’ye biçilen ömür 10-12 yıl. Hatta öyle yorumlar yapılıyor ki, yüzde birlik ihtimaller bile bir de bakıyorsunuz, hakikat olmuş. Onlar bile budalalığın bu kadarı karşısında şaşırıyorlar.
Evet, zaman hızlandı; geçen zamanlarda yüzyıllık süreçte cereyan eden olaylar günümüzde birkaç yılda olup bitiyor. Fakat bizdeki sorun zaman değil, ihanet sorunudur. Eğer Irak gibi içeriden yıkılmak istemiyorsak, bunları Türklerle konuşmalı, tartışmalıyız. Kararı birlikte vermeliyiz. Yoksa yarın çok geç olabilir.”
Kimya Yüksek Mühendis Burhan Savaş ise “Barzani’nin mekânına giderken, neden yanlarına Türkmen liderlerinden birini alıp gitmezler.
Böyle bir mesajı vermeye BOP’çuların yüreği yetmez değil mi? AKP’nin ciğerini en iyi bu ’Türkmeni dışlamak’olayı gösteriyor yıllardır” diyor.
Çünkü BOP’un asıl başkanı öyle istiyor!

Yazarın Diğer Yazıları