AKP'de panik atağa yol açan 14. madde!
İlker Başbuğ, FETÖ'nün siyasi ayağı konusunda öyle bir hamle yaptı ki arı kovanına çomak sokmuş oldu.
Önce olayın nasıl geliştiğini hatırlayalım...
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, katıldığı bir televizyon programında, "FETÖ'nün siyasi ayağı yok dersek gerçeği inkâr olur. Bunu yargının ortaya çıkarması ve siyasi iradenin ağırlığını koyması lâzım. 25 Haziran 2009'u 26'sına bağlayan gece yarısı TSK ile ilgili bir yasa geçiyor. Böylece askeri şahısların askeri mahalde işlediği suçlar da dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önü açılıyor. Bu bir kere anayasaya aykırı... Bu yasa teklifini kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili... Bu araştırılsın." dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk kumpaslarının kurulabilmesi, gece yarısı geçen bu yasa ile mümkün oldu. Sonradan, TSK'ya "kumpas" kurulduğunu AKP sözcüsü Ömer Çelik söylemişti.
***
Başbuğ'un konuşması üzerine, söz konusu yasa teklifini önerenlerin adları, Yeniçağ'da manşetten verildi. Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu da konuyu köşesinde inceledi
AKP Grup Başkanvekilleri, Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş ve milletvekilleri Ahmet Aydın, Mehmet Ceylan, Yahya Doğan ve A. Müfit Yetkin'in imzaladıkları bu yasa teklifine, o gece Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Ahmet İyimaya ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de destek verdiği belirtildi.
Mustafa Elitaş, teklifte bütün partilerin mutabakatı olduğunu, grup başkan vekillerinin anlaştığını iddia etti ama bahsettiği kişiler, bu iddiayı reddetti. Zaten CHP de bu değişikliği Anayasa Mahkemesine götürmüş ama başvuru reddedilmişti!
AKP sözcüsü, Ömer Çelik ise Deniz Baykal'ın bu tekliften önce demokrasi çağrısı yaptığını hatırlattı.
Baykal da Orhan Uğuroğlu'na "Benim çağrım, 12 Eylül'ün yargılanmasını önleyen Anayasa'nın geçici 15'inci maddesinin kaldırılmasına dönüktü. Bu konuyla ilgili değildi ve hiçbir arkadaşım, gece yarısı geçen teklifi desteklemedi" dedi.
***
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, konuyla ilgili olarak "Bir demokratikleşme adımını 'birileri istismar etti' diyerek onu getiren milletvekillerini FETÖ mensubu gibi nitelemek, doğrusunu söylemek gerekirse son derece yanlış. Meclis iradesini ipotek altına almaya, Meclisin Anayasa'nın 83. maddesi ile garanti altına alınmış mutlak dokunulmazlığına dönük bu saldırı, kuşkusuz Cumhuriyet Savcılarının görev alanı içerisine girmektedir.
O önergenin altında imzası olan arkadaşlarımız da birilerinin kendilerini terör örgütü mensubu olarak suçlanması karşında yargı yoluna başvuracaklardır." dedi.
Bir gün sonra da Tayyip Erdoğan, AKP milletvekillerine, "Burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız. Meclis'in yasama yetkisini dışarıdan birilerinin kalkıp da atıp tutmak suretiyle yere çalmaya hakkı yoktur. Bu, boru göstermeye benzemez. Parlamento hukuku boruyla sindirilemez. Emekli bir askerin peşine düşüp Meclis'i, yasama dokunulmazlığını ilzama yeltenenler herhalde kendi geçmişlerinden utanıyorlardır." dedi. Ömer Çelik de "eski bir bürokratın peşine takılmak"tan bahsediyordu!
O eski bürokrat, söz konusu yasa yüzünden iki yıl iki ay haksız yere hapis yatan bir Genelkurmay Başkanı ve herhalde, bu konuda söz söylemeye hakkı var!
***
Anayasa'nın 83'üncü maddesi, Meclis çalışmalarından dolayı milletvekillerine dokunulmazlık tanıyor ama "Anayasanın 14'üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır." diyor.
14'üncü maddede, "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz." hükmü var.
FETÖ adına iş görülmüşse, bu faaliyet 14'üncü madde kapsamına giriyor.
Başbuğ'un "siyasi ayak"la ilgili iddiasının AKP'de panik ataklara yol açmasının sebebi, işte bu madde!