AKP üzerindeki Amerikan hayaleti!
ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner, ülkesine dönerken, Hürriyet’e konuştu ve “Merkeziyetçilikten vazgeçin” dedi.
Kilner, “Artık pek çok anlamda bu aşırı merkeziyetçi yapıdan biraz uzaklaşmanın vakti geldi. Türkiye farklılıklar barındıran bir ülke. Bu siyasi ve idari yetkinin yerelde dağıtılmasıyla yapılabilir. Bütün bunlar biraz siyasi risk alınmasını ve geçmişin hayaletlerinin kovulmasını gerektirecek. Zaten Başbakan Erdoğan bir siyasi risk almış durumda. Umarım bu sürecin başarısı için daha çok bastırırlar” diye görüşlerini özetledi.
Kilner, Kürtler’in Türkiye’den ayrılmak istemediğini öne sürerek “Daha geniş kültürel haklar ve bir ölçüde siyasi özerklik istiyorlar. Anadildeki haklarının verildiği daha demokratik ve daha az merkeziyetçi bir Türkiye istiyorlar” dedi.
***
Uluslarası ilişkilerde, bırakın bir başkonsolosu, devlet başkanları bile başka ülkelerin rejimi üzerinde bu kadar kolay söz söyleyemez. ABD’nin diplomatları ise bulundukları ülkenin içişlerine her zaman karışır. Fakat, Kilner kadar açık konuşmazlar...
Kilner’e bu cesareti veren, hayalet pelerinini atarak gerçek niyetlerini açıklamasını sağlayan, AKP hükümetinin “açılım” politikalarıdır. Zaten Kürtlere siyasi özerklik verilmesi için başlatılan açılım politikalarının mimarı da ABD’dir. Oslo görüşmelerinde koordinatör ülke temsilcisi ne diyordu?
Koordinatör, “Abdullah Öcalan tarafından üretilen kendi fikirleri parlamentoda yasa çıkaracakları zaman dikkate alınacaktır. Kendisinin parlamento için ürettiği öneriler dikkate alınacaktır. Devlet temsilcisi olarak MİT’in elemanlarının burada hem Diaspora temsilcileri hem de Dağ Kadrosu ile Oslo’da müzakereye oturmuş oldukları duyulsa ne olurdu? CHP ve MHP ne derdi?” diyordu.
***
Biz, “AKP, bir Amerikan partisidir” dediğimiz zaman, meslekdaslarımız arasında birileri, ismimizi vermeden bu ifadenin çok abartılı ve çok uç olduğunu yazıp çizmişti.
“AKP bir Amerikan partisidir” ifadesindenTürkiye’de bir siyasi partiyi Amerikan vatandaşlarının gelip kurmasını anlıyorlarsa, yani algıları bu kadarsa ben ne diyeyim?
Üstelik, 2 Temmuz 2001 günü, yani AKP’nin kuruluşundan kısa bir süre önce, New York’tan bir lobi şirketi üzerinden Tayyip Erdoğan’a gönderilen gizli belgede, “Mr. Erdoğan. küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız...” denildiğini, bu arada kurulan AKP’nin programının 3.5 sayfalık bu gizli belge esas alınarak yazıldığını, 26 Ağustos 2001 günü belgesiyle açıklamıştım.
Daha sonraki yıllarda AKP’nin bütün uygulamaları, Türkiye’yi eyaletlere ayırarak, federasyona ve başkanlık sistemine götürmenin alt yapısını oluşturmak değil midir?
***
Tayyip Erdoğan da tıpkı Kilner’in dediği gibi Türkiye’nin kurucularını geçmişin hayaletleri olarak görmüyor mu? Dersim, Menemen, 31 Mart diye tuturmasının sebebi, CIA danışmanı Vamik Volkan’ın “toplumsal psikanalizm” modelini uygulamak değil midir? Tayyip Erdoğan,. kimlere “iki ayyaş” dedi?
AKP’nin kuruluş felsefesi, Amerika’nın talimatları ile şekillenmiştir. Dolayısıyla milli bir parti değildir. AKP yani ABD, Türkiye’yi özerk bölgelere bölmek hedefine doğru, büyük mesafe kaydetmiştir.
Türkiye, asıl kendi üzerindeki bu Amerikan hayaletinden yani AKP’den kurtulmalıdır.