AKP, neden savunma yapıyor?
“Her türlü milliyetçiliği ayağımın altına alıyorum” sözünün sahibi olan Tayyip Erdoğan, son günlerde yine milliyetçilik konferansları vermeye devam ediyor. Öyle ki, kuruluş felsefesi milliyetçilik olan Milliyetçi Hareket Partisi’ne bile bu konuda ders vermeye kalkışıyor.
Elinde iki yetersiz veri var. Birincisi, 57’nci hükümet döneminde bankaların içinin boşaltılmasını, MHP üzerinden araştırma konusu yapacağını söylüyor. İkincisi ise Orhun Anıtları’na sahip çıktıklarını anlatıyor.
***
Banka meselesinde, tek başına MHP’yi suçlamanın haksızlık olacağını Tayyip Erdoğan da biliyor. Bunun da çaresini bulmuş; “Bunların hesabını vermeyecek misin Bahçeli? ‘Benim bakanım değildi’ mi diyeceksin? O hükümetin ortağı olduğuna göre, bunun hesabını sormalıydın. Sormadın, dolayısıyla sen de mesulsün” diyor.
Peki ama madem ortada ağır bir suç var, sen 11 yıldır iktidardasın, 11 yıldır hesap sormadığına göre sen de mesul değil misin Tayyip Erdoğan?
11 yıl sonra ne oldu ki MHP’yi suçlamaya başladın? Bankalardan sorumlu DSP ve ANAP’lı bakanlardan niye hesap sormadın?
Çünkü MHP, açılım diye ortaya koyduğun politikaların karşısına çıktı ve halk nezdinde puan kazanmaya başladı. Çünkü açılım dediğin politikalar, senin partinin içinde bile endişeyle karşılanıyor..
AKP’deki rahatsızlık o kadar belirgin ki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, “süreçte bazı tavizler verildiğine ilişkin iddialar olduğunu” hatırlatan gazetecilere “Size göre ne verildi? Türk kimliği ortadan mı kalktı? Bayrak ortadan mı gitti? Vatan mı bölündü, ne oldu?” diye sordu ve “Ben milliyetçi bir insanım, bu vatanı seviyorum, insanımızı seviyorum, milli manevi değerlerimize de son derece saygılıyım. Şu ana kadar da bunlardan zerre kadar taviz verildiğini düşünmüyorum” diye savunma yapmak durumunda kaldı.
Madem Türk kimliği üzerinde AKP’nin bir gizli gündemi yok, Özhaseki savunma yapma ihtiyacını neden hissediyor?
Tekrar tekrar hatırlatıyorum; Tayyip Erdoğan, 2001 yılının Nisan ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross’a Anayasa’nın ilk maddelerinin yalnızca bir geçiş sürecinde var olabileceğini söylemedi mi? Türkiye’nin artık birinci madde ya da üçüncü madde gibi Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyacı olmadığını, olmayacağını söylemedi mi?
***
Orhun Anıtları ile ilgili koruma çalışmasının 1995 yılında bizzat Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in talimatı ile ve 20 milyon Dolar kaynak ayrılması suretiyle başlatıldığını, konuyla ilgilenen herkes biliyor. AKP döneminde bu çalışmalar devam ettirilmiş, hepsi bu.. Tayyip Erdoğan, Bilge Kağan’ın anıtını koruduğunu söylüyor ama Türk Milletinin, ilini ve töresini, yani devletini ve temel hukukunu bozmaya kalkışıyor. Bilge Kağan “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar ülkelerde yaşayan bütün budunlar hep bana bağlı kaldılar. Bunca budunu düzene soktum” diyordu. Sen ise bırak başka budunları, Anadolu’daki halkı etnik kimliklerine göre sıralayıp, hepsine ayrı kimlik vermeye çalışıyorsun. Oysa senin Anayasal görevin, ortak kimliği, yani birliği korumak! Yaptıkların ise Anayasa suçu oluşturuyor..
.....
NOT: Somali’deki saldırıda yaralanan Kızılay görevlileri hakkında açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Türk Kızılayı sadece Türkiye içinde değil dünyanın her tarafında milletimizin ve ülkemizin iyilik elçileridir” dedi. Aman “Türk” demeyin Sayın Bozdağ, açılıma zarar verirsiniz... BDP ve PKK’yı küstürürsünüz sonra..