AKP, nasıl PKK’laşıyor!

AKP Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu’na ait olduğu bildirilen Özel Bağlar Hastanesinde 3 PKK’lı teröristin cenaze töreni sırasında Türk Bayrağı indirilip KCK çaputu asılmıştır.
Çok ilginç bir durum öyle değil mi?
Diyecekler ki, biz yapmadık, törene katılanlardan biri yaptı. İyi de siz niye o bayrağı indirmediniz ve niye Türk Bayrağını yeniden göndere çekmediniz? Törenin bitmesini beklemek zorunda mıydınız? Polis ne yaptı? “Olaysız geçti, kardeşlik kazandı, barış sabote edilmedi” gibi laflar ne oluyor o zaman? Türk Bayrağı indirilip, PKK çaputunun çekilmesinden daha büyük bir olay mı olurmuş?
AKP’nin bir başka Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’in Uzay TV’de, Mahalli İdareler Yasa tasarısının görüşüldüğü günlerde, ’BDP özerklik istiyorsa bizim tasarımıza evet demeli’, dediğini ben kulaklarımla duydum. Yani hedefin asgarisi “Özerklik” ve AKP milletvekilleri ağırlıkla bu konuda BDP’lilerden daha teşneler.
Siz bakmayın Başbakan Erdoğan’ın, “Tek bayrak” demesine! “Atama yapmazsan sana oy yok” diyen öğretmene, “Senin oyunu istemiyorum, oyunu al da git” fırçası çeken Erdoğan kendi milletvekilinin özel hastanesine çekilen PKK çaputu için niye hiç sesini çıkarmıyor? Yoksa AKP için bir oy kadar önemli değil mi Türk Bayrağının gönderden indirilmesi. Bununla da kalınmayıp yerine PKK’nın Kürdistan Bayrağı diye belirlediği çaputun asılması? Yoksa bütün bu suskunluğun ardındaki gerçek sebep, “Diyarbakır Büyük Orta Doğu Projesi’nin yıldızı” olacak diyenin yâni “PKK’ya özerklik hedefini koyanın” bizzat kendisi olduğundan mı?
Aslında her şey konuşulmuş, kotarılmış. Süreç, halkı ve AKP’nin bölücü olmayan milletvekillerini hazırlama süreci.. Ve bu süreç gâyet ustalıkla yönetiliyor. Bir bakıyorsunuz Türkiye’nin başı Suriye ile belâya sokuluyor. Bir bakıyorsunuz Türkiye’nin altınları kötü günde işe yarar, emperyalizme mermi olarak döner diye halkın elinden toplanıp yurt dışına aşırılıyor. Bir bakıyorsunuz Chomsky Suriye, Irak ve Türkiye’nin bir bölümünün entegre hale gelmesinin propagandasını yapıyor.
Dünyanın her yerinde hiçbir Fransız “Ben Fransalıyım”, hiçbir İngiliz, “Ben İngiltereliyim” hiçbir Alman, “Ben Almanyalıyım” demez, “Ben Fransız’ım, ben İngiliz’im, ben Alman’ım” derken bir bakıyorsunuz Egemen Bağış, “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyor. Yâni, anayasadan Türklük maddesi çıkartılacak yerine “vatandaşlık” getirilecek ya; beyinleri o günler için hazırlıyor.
Bunun böyle olduğunu Erdoğan biliyor, AKP’nin PKK taleplerine evet diyen vekilleri biliyor. Bilmeyenler; kendini AKP çatısı altında hâlâ milliyetçi zanneden, PKK’nın taleplerinden hazzetmeyen, PKK çaputunu değil Ay-Yıldız’ı seven milletvekilleri bilmiyor.
Diyeceksiniz ki, senin bildiğini onlar niye bilmesin. Ya sen yanlış biliyorsun, ya onlar bu hâle bile bile razılar, sana ne oluyor?
Böyle bir soruya siz olsanız nasıl cevap verirsiniz. Bize bu hâl elbette acı veriyor. AKP’de hâlâ “Biz PKK’lılaşmadık” diyen milletvekilleri varsa, onları anayasa değişikliğinde göreceğiz, bakalım “Türklüğün” kalkmasına ve “vatandaşlığın” gelmesine rıza gösterecekler mi? Öcalan’la gerçekleştirilen görüşmelerde varılacak sonuca rıza gösterip göstermemelerinde de onları test edeceğiz, bakalım özerkliğe giden “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” veya “Eyalet Sistemi” tuzağına düşecekler mi?
Ortada tutarlılık diye bir şey kalmadığından kime güveneceğimizi şaşırdık. Koskoca Arınç dün, “Biz, PKK ile görüşecek kadar alçak, namussuz değiliz” derken bugün, “Görüşmeyip de kanın akmasına seyirci mi kalacağız” diyebilmektedir.
Canım o Arınç’tır, bazen şeyini şey eder, bazen başka bir şey eder yâni ne yapsa yeridir diyenleriniz olabilir.
Lâkin aynı milletvekilleri Arınç’ın birinci halini de ikinci halini de alkışlıyor, bunu nasıl izah edeceğiz?

Yazarın Diğer Yazıları