AKP, nasıl bir küresel ihale aldı?
Başbakan Tayyip Erdoğan, Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasının 91’inci yıldönümü dolayısıyla Amasya valisi Halil İbrahim Daşöz’e gönderdiği mesajda, 91 yıl önce, tarih sahnesinden silinmek istenen milletin, birlik ve beraberlik içerisinde derhal harekete geçerek, düşman işgaline karşı, azim ve kararlılıkla mücadele edeceğinin bütün dünyaya ilan edildiğini bildirdi. Erdoğan, “Milletçe, aynı ruh ve şuurla, aynı gönül birlikteliğiyle, aynı azim ve inançla, her geçen gün daha da güçlenen Türkiyemizle, Cumhuriyetimizin 100. yılına hazırlanıyoruz” ifadesini de kullandı.
* * *
Mesajın birinci bölümüne diyecek bir şey yok da ikinci bölümü gerçeği yansıtmıyor. Yazık ki bugün iç savaş tuzağına düşürülüp tarih sahnesinden silinmek istenen millet, aynı ruh ve şuura, aynı gönül birlikteliğine, aynı azim ve inanca sahip değildir. Çünkü Tayyip Erdoğan ve partisi, dini bir araç olarak kullanarak Cumhuriyetin kuruluş felsefesi demek olan milli kimliği tanımamakta, yerine başka bir kimlik getirmeye çabalamaktadır. Bu bakış açısı, AKP’ye oy verenlerin tamamına hakim olmasa bile önemli bir kısmını etkilemiş durumdadır.
Cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkanlar ise AKP yandaşı medya tarafından Ergenekon terör örgütü mensubu olarak suçlanmaktadır.
Ülkede milli direnci temsil eden insanlar üzerinde terör estirilmektedir. Öyle ki, bu medya organları, PKK teröründen bile milli kuvvetleri sorumlu tutmaktadır. Bu propagandalar sadece AKP yandaşlarını değil, daha geniş kitleleri etkilemektedir.
* * *
Zaten AKP’nin kuruluş felsefesi, daha parti kurulmadan önce ABD’den gönderilen gizli bir belge ile oluşturulmuş, bu belgedeki bütün fikirler parti programı haline getirilmiştir.
Gizli belgede “Mr. Erdoğan, sizin küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye’ye kriz sırasında destek olan uluslararası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir... Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız...” deniliyordu.
Erdoğan ise küresel örgütlerin taleplerini AKP Program ve tüzüğüne hemen hemen aynı ifadelerle taşıyordu.
* * *
Şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “AKP küresel siyasi taşerondur. PKK küresel silahlı taşerondur. Her iki taşeron, aynı merkezden ama ayrı ayrı kanallardan ülkemizi yıkmak için küresel pazarlık usulüyle yıkım ihalesini almışlar ve çoktan işe koyulmuşlardır!” diyor ve Erdoğan’ın Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığını hatırlatıyor.
Erdoğan, daha partisini kurmadan Türkiye’nin dönüştürülmesine dönük küresel ihaleyi aldı. 26 Ağustos 2001 tarihinde yayınladığımız bu gizli belge AKP’nin nasıl bir ihale aldığını bütün ayrıntıları ile açıklıyordu. Fakat MHP dahi bu bilgiyi değerlendirmedi. Sekiz yıl sonra, Devlet Bey, AKP’nin küresel taşeron olduğunu söylüyor.
Başından itibaren bu somut veri üzerinde durulsaydı, Türkiye bu sekiz yıllık tahribatı yaşar mıydı?