AKP, kimin planını uyguluyor?
Ergenekon Davası’nda 13 yıl 2 ay 10 gün hapse mahkum olan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, adliyeye gelerek teslim oldu.
Davalarla ilgili olarak eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sitemlerini dolaylı olarak “sessiz kalmadık” diye cevaplandıran Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in “camiayı sakinleştirmek ve gazını almak” için böyle konuştuğunu söyleyen Kılınç, Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın Ergenekon ve Balyoz gibi davaları “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşması” olarak değerlendirdiğini hatırlatarak “Bir yerde hesaplaşma varsa orada hukuk yoktur. Hukuk çerçevesine bürünmüş, hukukun verdiği imkânlardan faydalanarak birilerini cezalandırıyorsanız bunu da Allah affetmez” dedi. Kılınç, “Mahkeme heyeti büyük bir vebal altına girdi. Savcılar onları yanıltmak için ellerinden geleni yaptı. Olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterip bunun içerisine birilerini koydular” diye konuştu.
***
Görüldüğü gibi Tuncer Kılınç bile mahkeme heyetinin savcılar tarafından yanıltıldığını zannediyor. Öyleyse, savcıları polis yanılttı, polisi de siyasi irade yanılttı denilebilir. Ve nihayet “Siyasi iradeyi kim yanılttı?” diye sorulabilir.
Bence kimse kimseyi yanıltmış değil. Herkes, durumun farkında. Öyle ki savcılar da hakimler de Danıştay cinayetinden müebbet hapis cezası almış Osman Yıldırım’ın, bombaları Ergenekon sanıklarının verdiği iddiasını kabul ettiler. Bu yetmedi, savcılar, Osman Yıldırım’ı ayrıca gizli tanık olarak gösterdi. Mahkeme de bu gizli tanıklığı kabul etti. Gariptir ki herkes “Gizli Tanık 9”un Osman Yıldırım olduğunu biliyordu. Buna rağmen, savcılık, “Osman Yıldırım’ın anlattıkları Gizli Tanık 9 tarafından da doğrulanmaktadır” diyebildi. Bu, “Osman Yıldırım’ın gizli tanıklığı, Osman Yıldırım’ın açık tanıklığını teyit ediyor” anlamına geliyordu. Hakimler karar verirken bunu bilmiyor muydu? Biliyorlardı, çünkü karardan önceki duruşmada, avukat Zeynep Küçük, bu komployu bir kere daha ayrıntıları ile anlatmıştı.
***
O halde nedir bu hesaplaşmanın sebebi?
Hesaplaşma, TSK’nın şahsında, Türkiye ile yapılıyor; Atatürk ile yapılıyor, Türk tarihi ile yapılıyor! Hani, AB temsilcisi Karen Fogg, “Türk tarihi ile hesaplaşmak lazım” diyordu ya, işte o yapılıyor. Davanın ve varlığı iddia edilen “Ergenekon terör örgütü” adının, Türk tarihini karalamak üzere seçilmiş olması da bunun en büyük delilidir. Geçenlerde Hulki Cevizoğlu’nun da gündeme getirdiği gibi David Rockefeller “Atatürk yüzünden, planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık” demiştir. İşte şimdi o hesaplaşmayı yapıyorlar. Kimin üzerinden? AKP iktidarı ve onun oluşturduğu polis, medya, asker ve hukuk sistemi üzerinden... Rockefeller, “Kürt Devleti projesini” de kendi projelerini hayata geçirmek için yaptıklarını, bunun için bir örgüt kurdurduklarını da ifade ediyor.
***
Bugün Türkiye’de milli devletçi askerler yargılanıp mahkûm edilirken, Amerikan Gladyosu’nun Türkiye kanadının kurdurduğu PKK denilen örgütün yandaşları, 1984’teki Eruh baskınının yıldönümünü kutluyor...
Kato Dağı’na çıkan binlerce kişi, tepelere yaktıkları ateşle “Apo” yazarak sabaha kadar eğleniyor...
PKK’nın Van’da kurtarılmış bölge oluşturmak için yaptığı saldırıları etkisiz hale getiren Van Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç ise “refüze edici” bir göreve atanıyor, yeri de boş bırakılıyor!
Kısacası, Türkiye’yi yönetenler, Güneydoğu Anadolu’yu bir Amerikan örgütü olan PKK’nın denetimine terk ediyor... Bunları yapanlarda, yaptıranlarda Allah korkusu olacağını zannetmek gafletin hâlâ sürdüğünü gösteriyor!