AKP iktidarı, halkı kaz yerine koyuyor!

AKP iktidarı, kamuoyunda 2-B olarak adlandırılan orman vasfını yitirmiş Hazine arazilerinin satışını yeniden gündeme getiriyor. Üzerinde çalışılan düzenlemeyle belediye mücavir alan sınırları içinde yapılaşma bulunan yerlerdeki binaların, kullanım alanlarıyla birlikte, rayiç bedel üzerinden ve 4 yıl vadeyle hak sahiplerine satılması öngörülüyor.
***
Diğer taraftan gayrimenkul şirketi Jones Lang tarafından hazırlanan “Türkiye Gayrimenkul Piyasası 2009 Yılı ve 2010’a Bakış” raporunda, piyasalarda canlanma beklendiği belirtildi. Raporda, bu yıl İstanbul ofis piyasasına yaklaşık 230 bin metre kare A tipi ofis alanının giriş yapacağı, kira oranlarında ise kiracı talebindeki artış ve kaliteli ofis arzının eksikliği sebebiyle, 2010 yılının ikinci yarısında yükselme beklendiği ifade edildi. İzmir’de de ofis yatırımlarının arttığına dikkat çekilen raporda, lojistik alanında da bu yıl kiracı talebinin güçlü bir geri dönüş sağlayacağı ve bunun kira rakamlarına olumlu olarak yansımasının beklendiği belirtildi.
Şirketin Türkiye Başkanı Avi Alkaş da Anadolu Ajansı’na geçen ay yaptığı açıklamada, “Halihazırda Türkiye’de faaliyet gösteren Tesco, Metro, Darty ve Electroworld gibi büyük ana kiracıların yanında, İzmir’de ilk mağazasını açan Best Buy, Mediamarkt, Leroy Merlin ve Baumaxx gibi perakende markalarının Türkiye pazarında genişleme hedeflerinin olduğunu görmekteyiz. Ayrıca Decathlon, Basler, Aftershock ve Bijou Brigette, Paris Hilton gibi uluslararası giyim ve aksesuar markaları 2009 yılında Türkiye pazarına giriş yaptı. Yine bu dönemde zorlu ekonomik koşullara rağmen lüks perakende markaları da Türkiye pazarına yatırım yapmaya devam etti. Lüks markaların genişleme stratejileri, cadde perakendeciliğine olan güçlü talebin ana sebeplerinden biri oldu. Brioni, Hermes, Prada ve Mont Blanc Nişantaşı’nda ilk mağazalarını açarken, Miu Miu da İstinye Park’ta faaliyete geçti. Gelecek dönemde Houblot ve Lanvin gibi lüks markalar da Türkiye’de mağaza açmayı planlıyor” demişti.
***
Bu veriler, yabancı şirketlerin Türkiye’nin perakende piyasasını, nasıl ele geçirdiklerine ait verilerdir. Peki neden böyle oluyor?
Kars’tan dün bir haber geçti. Daha çok Arpaçay ve Selim ilçelerine bağlı köylerde ailelerin geçim kaynağı olan kaz yetiştiriciliği ile ilgili haber, “Türkiye’deki kaz varlığının yüzde 25’ine sahip olan Kars’ta turizm işletmecileri kaz eti bulmakta sıkıntı yaşıyor” başlığını taşıyor. Çözüm olarak da ticari amaçlı kaz çiftliklerinin kurulması gerektiği belirtiliyor. Haberi gönderen Anadolu Ajansı muhabiri Ercüment Daşdelen’i tebrik ediyorum.
Ediyorum da “Türkiye’nin kaz varlığı” diye başlayan haberi okurken, aklıma nedense Türkiye gayrimenkul piyasasına giren şirketler geliyor. Çünkü Türkiye’yi yolunacak kaz gibi görüyorlar! Tabii onların bu işte bir kusuru yok. Yok ama perakende piyasasını dahi yabancılara teslim eden, tarlaları bile satan iktidarın bu girişimlerini engellemeye çalışan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay engellerini aşabilmek için Anayasa Mahkemesi ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu yandaş hale getirme çabasından ibaret olan Anayasa değişikliklerini, “ileri demokrasi” diye göstererek hap gibi yutturmaya kalkışanlar, koca bir milleti kaz yerine koymuş olmuyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları