AKP döneminde Türklerin elinde ne kaldı?

Bir an için Türkiye’nin büyük güçler tarafından, tıpkı Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi kısmen işgal edildiğini varsayalım. İlk iş olarak ne yaparlardı?
Türklerin elinde kalan her şeye el koyarlardı değil mi?
Peki, AKP iktidarında, Türkiye’de Türklerin elinde ne kaldı?
Ormanlar, devletin elinde olduğu için milli mülkiyette kaldı. Gerçi 2B yasası ile ormanları da kısmen satacaklar.
Bir de akarsular, göller ve yaylalara sıra gelmedi!
Küresel ekonomiyi çeviren petrol tekellerinin gölgesinde biten su şirketlerinin AKP iktidarı ile birlikte düzenlediği Dünya Su Forumu gösterdi ki Türkiye’nin akarsuları ve göllerini, su havzalarını, hatta yaylalarını da yabancılara satacaklar!
Zaten şu anda Toros Dağları’nın suyunu Fransızlara para ödeyip içiyoruz!
AKP iktidarının, ekonominin her alanında, dev milli şirketleri yabancı sermayeye teslim ettiğini biliyoruz. Türkler, kendi ülkelerinde müstahdem haline getirildi.
AKP iktidarı, Türkiye’nin yabancı sermaye tarafından işgalini sağladı.

* * *

Bakınız bu seçimlerde iddialı olan diğer siyasi partilere ve liderlerine!
Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde, ekonomik, kültürel ve siyasi bir işgal altında olduğunu söylemediler, söyleyemiyorlar!
Neden acaba?
İlk defa dün, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, gazetecilere “Hükümet küreselleşmeci düşünüp yerel davranıyor. Onun için kaynaklarımız yabancılaşıyor. Sorunlardan kurtulabilmek için ekonomide milliyetçilik gerekiyor” diyebildi.
Tabii bu tespit doğrudur, ama artık atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.

* * *


Mustafa Kemal Paşa, Mersin’de halkın arasında gezmektedir. Görkemli konaklar hakkında etrafındakilere sorular sormaktadır:
-Bu pembe konak kimin?
-Yorgo’nun.
-Peki bu büyük bahçeli konak?
-Kirkor’un.
-Peki şu ilerde ki köşk?
-Solomon’un.
-Peki bu adamlar bu kadar zenginleşirken siz neredeydiniz?
Bir köylü atılır:
-Yemen’de, Balkanlar’da, Çanakkale’de, Sakarya’da idik Paşam.
Atatürk etrafındakilere döner:
-Efendiler! Bugüne kadar cevap veremediğim tek kişi bu köylü olmuştur.
Şimdi siyasi parti liderlerine, “Türkiye’nin stratejik kuruluşları, toprakları, yabancı sermayeye satılırken neredeydiniz?” diye sorulsa ne cevap verecekler?
Hiçbir cevap veremezler. Çünkü emperyalist tuzağa düşmüş oldukları için özelleştirmeyi onlar da savunuyordu.
İşte Türkiye’nin bütün değerleri özelleşti, ama Türklerin elinde hiçbir şey kalmadı!

* * *


Aynı Mustafa Kemal Paşa, 17 Mart 1923 günü Millet Bahçesi’nde Mersinliler adına Dr. Reşit Galip’in yaptığı konuşmaya cevap vermektedir:
“(...) Memleketinize sahip olabilmek için çektiğiniz acılar, sıkıntılar, mahrumiyetler büyük olmuştur. Bunu sizler değerlendirirsiniz. Hepimiz arzu edelim ki acı günler tekrarlanmasın. Buna gerçekten lâyık olmak gerekir. Savaş meydanlarında kıymetli evlâtlarımızın süngü ve silâhlarının zaferi yeterli değildir. Bu zafer ve başarı çok büyüktür. Ancak gerçek refah ve mutluluğa sahip olabilmek için, asıl bundan sonra çalışmak gerekir. Sizin için zafer ve ilerleme sahası ekonomide, ticarettedir. Bunu anlıyorsanız, çok çalışmak zorundasınız. Aksi durumda memleketin gerçek sahibi olduğunuzu söyleseniz bile, kimseyi inandıramazsınız.
Son söz olmak üzere bu memleketin gerçek sahibi olunuz, diyeceğim.”

* * *


Bu memleketin gerçek sahibi olmak için önce siyasi partileri, “görevliler” tarafından yönetilir
olmaktan çıkarmak ve gerçekten önce ülkeyi düşünmek gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları