Akıncı bostan korkuluğu mu?
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı basın toplantısında 'bostan korkuluğu olmadığını' söyleyerek, Dışişleri Bakanı Özersay'ın kendisine haber vermeden Anastasiadis'le görüşmesinin ve Hükümet'in Maraş açılımının 'devlet ciddiyeti ile bağdaşmadığını' söyledi. Halbuki, Akıncı bir süre önce AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu ile sözcüsü Barış Burcu'nun evinde yaptığı ve sosyal medya hesaplarından duyurduğu "Kıbrıs sorunu konusunda önemli görüş alış verişinde bulunuldu" diye açıklandığı toplantıyı tutanak tutturarak ilgili mercilere bilgi verme gereği duymamıştı. Kendisi, devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan bir tutum sergilemiş iken, Özersay aleyhinde, KKTC hükümeti aleyhinde algı oluşturmaya çalışması manidardır.
Aynı Akıncı Crans Montana öncesinde gerekli teminatları almadan, örneğin siyasi eşitliğimizi garantiye almadan, sırf 5'li Konferans toplansın diye kendi kafasına göre taviz haritası hazırlamış, kimseye danışma ihtiyacı duymadan, Meclise, Hükümete, Başbakana, Başbakan Yardımcısı-Dışişleri Bakanına ve Türkiye'ye bilgi vermeden bunu Rum tarafına vermiştir.
Akıncı, Crans Montana çöküşü sonrasında ise Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünün, tek yanlı müdahale hakkının ve adadaki askeri varlığının kaldırılmasını öngören Guterres Belgesini müzakerelerde stratejik bir belge olarak kabul etmiştir. Bu kararı Dışişleri Bakanı Özersay medyadan öğrendiğini açıklamış ama gürültü koparmadan Akıncı ile görüşmeyi yeğlemişti. Son 4 yıldır kendi kafasına göre tehlikeli adımlar atarken, Rum tarafının şer ittifakları kurmasına, savunma anlaşmaları imzalamasına, silahlanmasına, ABD'nin silah ambargosunu kaldırma çalışmaları içerisinde olmasına, Kongre'ye yasa tasarısı verilmesine, Rum Yönetimin Garanti ve İttifak anlaşmasını çiğneyerek Fransa'ya deniz üssü kurma izni verilmesine, yine bölgemizde hedefin KKTC ile Türkiye'nin olduğu askeri tatbikatlar düzenlenmesine, Doğal kaynakların çıkarılması için Rum Yönetiminin yeni anlaşmalar yapmasına, yeni ihaleler açmasına, AB, ABD ve BM'nin bölgemizde Türkiye'nin haklarımızı koruyan ve kollayan girişimlerine karşı yapılan açıklama ve girişimlere sessiz ve kayıtsız kalan Akıncı'nın 'ben bostan korkuluğu muyum' diye şikayet etme hakkı var mıdır?
AÇILMASINA ENGEL YOK
UBP-HP Hükümeti'nin proaktif siyaseti doğrultusunda alınan 'hayalet şehir' Maraş'ın yerleşime açılması kararına tepki verenler vardır. Alınan kararın BM Güvenlik Konseyi kararlarına ters olduğu ve açılamayacağı iddia edilmekte. Sözkonusu 550 sayılı Güvenlik Konseyi kararı Maraş'ın eski sahiplerine iadesini öngörmektedir. KKTC hükümetinin yapmak istediği de odur. Avrupa İnsan Hakları Mahkeme'sinin (AİHM) aldığı kararlara göre KKTC'de herhangi bir mülkte hak iddiasında olanlar Taşınmaz Mal Komisyonu'na (TMK) müracaat etmekte ve yapılan değerlendirme sonunda da sulh yoluyla konu çözülmektedir. Çözülemeyen konular ise AİHM önüne gitmektedir. Hükümet aldığı kararla yani Maraş'ın açılmasıyla, özünde AİHM'in aldığı kararı uygulanmaya koyacak, oradaki malların eski sahiplerine verilmesi yolu açılmış olacaktır. Maraş'ta hak sahibi olanlar TMK'ya başvuracak ve inceleme sonunda eğer hakikaten hakları varsa KKTC İdaresi altında mallarına kavuşabilecektir. Hükümet'in aldığı kararın ne BM ne de AİHM kararları ile çelişen bir yönü yoktur.
MARAŞ'IN SAHİBİ TÜRK VAKIFLARI
Kıbrıs Vakıflar İdaresi Eski Genel Müdürü Taner Derviş, yaptığı açıklamada, Kıbrıs Vakıflar İdaresi kadroları tarafından 1996 yılında Mağusa Tapu Dairesi ile Vakıflar Arşivinde bulunan tapu kayıtları ve vakfiyeler temelinde başlatılan çalışmalar neticesinde, 1913 yılı itibarı ile 3 bin121 adet, 1974 tarihi itibarı ile 6 bin 224 adet tapu kaydı kapsamında 4 bin 638 dönüm alana sahip Maraş bölgesinin tümüyle Kıbrıs Vakıflar İdaresine ait olduğunu belgelenmiştir. Sözkonusu tapu kayıtları ile, 1913-1974 döneminde yıllar itibarıyla Maraş işgalcilerinin isim bazında münferit tespitleri de yapılmıştır. Sözkonusu tapu kayıtları Vakıflar İdaresi Arşivi ile Mağusa Tapu Dairesindeki resmi kütüklerde mevcuttur. Kıbrıs yasaları tarafından tanınmış vakfiyelere göre Maraş'taki arazinin tümü Mülhak Vakıf statüsünde olan Abdullah Paşa Vakfına, Mazbut Vakıf Statüsünde olan Lala Mustafa Paşa Vakfına ve Mülhak Vakıf statüsünde olan Bilal Ağa Vakfına aittir.
Teslimiyetçi, federasyoncu lobi Maraş'ın açılmasına da karşıdır. Maraş'ın açılmasını bölünmenin kalıcılaşması nedeniyle istememektedirler. Akıncı Kıbrıs Türkünün varlığını ilgilendiren birçok konuda sessiz kalırken, Rum tehditlerine tepki göstermezken, hükümetin aldığı kararlara anında tepki koymakta karşı çıkmaktadır. Maalesef Akıncı yeminine sadık değildir, KKTC'yi koruyup kollamamakta, adeta yıkılması için elinden geleni yapmaktadır.