Akın var güneşe akın!

CHP'de ve kendisini solcu olarak tanımlayan bazı aydın ve gazeteciler arasında ilginç ve eğlenceli tipler var… Hâlâ soğuk savaş diliyle konuşmayı ve bu türden konuşmalarla tabanın sınırlı kesiminden alkış almayı meziyet sanıyorlar…

Ne zaman kendi köklerinden değil de, meselâ başka siyasî akımlardan biri aday gösterilse, ismi geçse veya işbirliğine gidilse müthiş bir refleks gösteriyorlar… Onlara göre CHP'nin yıllarca iktidarın uzağında kalmasının sebebi, sol değerlerden uzak kalması, yeterince halkçılık ve devrimcilik yapamaması, devrim düşüncesini içselleştirememiş kişileri aday gösterememesi ve sağa açılıp durması!..

***

Birilerinin bunlara soğuk savaşın çoktan bittiğini hatırlatması gerekiyor… Bir miktar Marksist dil ve birkaç tutam piyasa solu dilinden oluşan bu melez jargonun, aklı 80 öncesinde takılı kalmış eski tüfeklerle, radikalliğin etkisindeki birkaç genci etkilese de toplumda karşılığının olmadığını kim anlatacak?

Bu iflâh olmaz sözde devrimci görüş sahiplerine göre ülkede şöyle bir siyasî tablo var galiba: Aslında halkımızda devrimci bilinç öylesine yükselmiş, öylesine yükselmiş ki, halkımız devrim için yanıp tutuşuyor ama CHP bu birikime uygun adaylar bulamadığı için devrim hayali mundar oluyor!.. Yoksa devrim geldi de kapıları tıklıyor!..

Gerisini biz tamamlayalım: CHP'nin yanlış siyaset ve yanlış adaylarla devrimi sıkıntıya sokmasına çok kızan ve avuçlarının içindeki devrimin heba olduğunu gören halkımız, o sinirle "Sen misin böyle yapan?" diye ayağa kalkıyor, Yavuz Selim Köprüsü'nün ayaklarını gösterir biçimde selfi çekiyor ve oyunu iktidar partisine veriyor!..

Aslında işçi-köylü devriminde ön sıralara geçmek için birbirini çiğneyen halkımız, devrimin önderlerine küsüp, "Ulan madem bizim devrimi işportada sattınız, ben de gider, yol da yaptılar, Afrin'e de girdiler, Payitaht Abdülhamit'i de çektiler, oy vermezsem namerdim" diyerek, sandıkta intikam alıyor!..

Yıllardır siyasî tablo böyle oluşuyor!.. Halkımızın büyük çoğunluğunu oluşturan 'kızgın devrimciler' sırf yüreklerini soğutmak için doktora gitmek yerine sandığa gidiyor ve o öfkeyle iktidar tayin ediyor!..

***

Mesaj atıyor İlhan Cihaner, "ÖDP, TKP ve DSP içinde 20'şer vekil isteriz" diye… Aklınca dalga geçiyor ve CHP'nin tüzüğüne atıf yaparak sol parti olduklarını hatırlatıyor…

Aynı Cihaner, 2014 seçimlerinde Mansur Yavaş'ın Ankara Büyükşehir Belediyesi adaylığı için de aynı 'sol' refleksi göstermişti… Üstelik yalnız da değildi… Muharrem İnce de karşı çıkmış, "O zaman Sakarya'dan da Hakan Şükür'ü aday gösterelim bari" diyerek adeta karşı kampanya başlatmıştı…

Murat Karayalçınlar, Ercan Karakaşlar, Hurşit Güneşler ve Can Dündar gibi sözde 'aydın' ve 'gazeteciler' tavır koymuşlardı… Ankara'da CHP tabanının gösterdiği hassasiyeti, bu ismi geçenler ve benzerleri göstermeyince, üstüne seçim gecesindeki 'el çabukluğu' eklenince İ. Melih Gökçek Ankara'nın yeniden belediye başkanı oldu…

'Sol değerler' yolundaki üstün çabaları, Ankara'nın kendi partisi tarafından 'el çektirme'yle sonuçlanacak koltuğuna Gökçek'i oturtacaktı!..

Böylece 'devrimci birikim'e bir kazanım daha eklenmişti!.. "Gökçek kazandı, Yavaş kaybetti" diye inceden inceye sevinmişler midir bilmiyoruz ama Hatay'da 'sağdan gelen aday', büyükşehir belediyesini CHP'ye kazandırmıştı bile!..

***

HDP'yle Atatürk aynı fotoğraf karesine sıkıştırılırken pek sesi çıkmayan kimi parti içi muhaliflerin, sırf muhalefet adına içine düştükleri durum, başta da ifade etiğim gibi hem ilginç hem de eğlenceli…

Şimdi kitleler ayağa kalkmış, Nazım Hikmet'in "Akın var / güneşe akın! / güneşi zaptedeceğiz / güneşin zaptı yakın!" dizelerini haykırıyorlar ve bu siyasetçilerin tanımına uygun oy verilecek profilleri bekliyorlar sabırsızca!..

Yazarın Diğer Yazıları