Akdeniz’in doğusu kontrolümüzde değil

Son gelişmeleri, dışarıdan dikkatle izleyenler, iktidardaki AKP hükümeti ve özellikle, Başbakan Erdoğan’ın, uluslararası alanda ne kadar hızlı itibar kaybedip, yok olduğunu fark ediyor. Devletlerarası diplomatik mesajlarda, “ben sana küstüm” veya “o bana bunu yaptı ben, ona bunu yapıyorum” gibi laflar olmaz. Bazen, satır aralarına, bazanda tavırlara sıkıştırılan diplomatik mesaj ve uyarıları, alan, ülkeler alır, alamayan da sonuçlarına katlanır.
Türk-Amerikan ilişkileri açısından durumu, Ankara istikametinde değerlendirirseniz, bazı mesajların alındığını, bazı mesajlara da aldırmayıp, son kertesine kadar kullanılmaya çalışıldığını anlıyorsunuz. Ancak, verilen diplomatik mesajları, tersine anlama veya anlamama konusunda, Erdoğan ekibinin üzerine yok. Hadi biz alışığız da iktidarın doğruları eğri, eğrileri doğru gibi gösterip doğru konuşmamalarına, elin yabancısı, şaşkınlıktan küçük dilini yutuyor.
Gelelim buradan haberlere. Beyaz Saray, uzun süredir Ankara’dan gelen telefon görüşme taleplerini, “seyahatte, evde değil veya uyuyor” gibi kibarca geri çeviriyormuş. Hadi o biryana, hatırlarsanız, ABD Savunma bakanı Hagel, aylar öncesi Türkiye gezisini alakasız bir mazeretle, iptal etti. Ondan sonra da Ankara belediye başkanı Melih Gökçek’in, Amerikan büyükelçiliği tarafından, yaptığı açıklamalarının yalanlanması. Son olarak konvoya ABD Dışişleri Bakanlığı eklendi. Burada görev yaptığım son 30 yıl içinde, Kıbrıs’a hiçbir Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Ankara ve Atina’ya uğramadan Washington’a dönmezdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Victoria Nuland’ın, Kıbrıs ve Yunanistan’a gideceğini açıkladı. Açıklamada Ankara yok. Görünüşte, ilişkilerde, yıllarca 10-7 gibi saçma ve mantık taşımayan bir oran kuran Washington’un, Kıbrıs sorununu çözme konusunda adım atmaya karar vermesi. Ancak ben işin bu kadar basit olduğuna inanmıyorum. İsrail ve Kıbrıs Rum yönetiminin, Akdeniz’in doğusunda, ortak deniz manevraları yapması ve petrol aramaları ışığında durumu yeniden değerlendirin. Anlayacağınız gibi bölgede güç dengelerinde Ankara yerini ve itibarını kaybetmiş.
Ee, donanmandaki tüm deniz subaylarını casus, hava kuvvetlerindeki pilotlarını darbe yapacak diye tutuklarsan, komşuların seninle ancak misket oynar. Yakında Washington’daki arkadaşların, bir şeyi çözmek mi, yoksa çıkabilecek yeni bir sorun için, önlem mi aldıkları ortaya çıkar.
Bu ziyarette, Ankara tamamen devre dışı. Ama siz kalkıp bana, Münih’te Güvenlik Konferansında, Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile görüşmüş falan diyebilirsiniz. Ama Münih’ten geçilen haber ve resimler, sanki bizimkilerin hani ünlü bir meşhurun yanına gidip, hatıra resmi çektirmesine benziyor. Hafta içinde, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman yardımcısı Ben Rhodes, Washington yabancı basın merkezinde soruları yanıtladı.
Geçenlerde, iktidarın emriyle satın alınan bir gazetenin Washington’a atadığı muhabir hanım, Rhodes’e sorulabilecek en kötü soruyu sordu. “- Başkan Obama 7 aydır neden Başbakan Erdoğan’ı aramıyor, bunda gezi olaylarının etkisi var mı?”. Sanki ikisi flört ediyor da, acaba birbirlerine küsler mi diye soruyor. Türkiye’de yolsuzluklar, ayakkabı kutusundaki rüşvetler, Arap saçına dönmüş ülkenin adli ve güvenlik sistemi, birbirine giren iktidar ortakları. Ve siz kalkıp soruyorsunuz, “Obama Erdoğan’a küs mü” ? İyi İngilizce bilmek, dış politikayı bilmeden dış muhabirlik yapmak için yeterli olmadığının en güzel kanıtı bence.
Özetle, size uzun süredir ABD Türkiye ilişkilerinin kötü geliştiğini söyleyip duruyorum. Ekonomi gibi. Ha şunu yanlış anlamayın. ABD’nin tavrı Türkiye’ye karşı değil, bugün Türkiye’yi yönetenlere karşı. Ama suç kimsenin değil bizde bundan sıyrılamayız. Washington, en sonunda, yarattığı canavarın kendisine ne kadar zarar verebileceğini gördü. Şu anda tehlike, Türk topraklarına da sıçramış durumda. Ampul iktidarı tarafından beslenip büyütülen El Kaide, Kuzey Irak’ta, Suriye’de ve hatta Türkiye’nin içinde oldukça aktif. Tehlike kucağımızda bir bomba durumunda.
Gelelim yazının sonuna. Anlaşılan AKP-tarikat kavgası, Amerika’daki Türk resmi kurumlarına henüz yansımamış. Belki yeni büyükelçiyi bekliyor Tayyip Bey buraları temizlemek için. Ama buradaki cami inşaatına gelişinde her şeyi kaybetmiş olabilir. Bizden söylemesi.

Yazarın Diğer Yazıları