AK Parti'nin günah galerisi!
Türkiye'de ekonomik gidişatı açıklamak için iktidar yandaşları "üst akıl, dış güçler, faiz lobisi, soğan stok lobisi, haçlı ittifakı, küresel finans çevreleri, dolar baronları" gibi olumsuz anlamda bir çok deyim kullanılmaktadır.
Seçim söz konusu olduğunda ise "zillet ittifakı", "terör ittifakı", "beka meselesi", "CEHAPE", "bürokratik vesayet" kavramları ön plana çıkmaktadır.
AK Parti iktidarı, aldığı ekonomik ve siyasi kararların olumlu sonuçlarından övünürken aynı kararların olumsuz sonuçlarını ihale etmek gibi bir yöntem izlemektedir.
Öyle ki demokrasiyle ilgili olarak ortaya çıkan sorunların sebebi bundan yüz yıl öncesine, paralel devlet yapılanmasıyla ilgili sorunları okyanus ötesine, terörle ilgili sorunları ise varlık/yokluk tehdidi yaratan terör örgütlerine indirgenmektedir.
İktidarın günah galerisi!
AK Parti iktidarı Türkiye'deki terörle ilgili olarak PKK ve dış güçleri suçlamaktadır. Tamam da bu durumda iktidarın kendi iradesiyle başlattığı "Çözüm Süreci", "Akil Adam", "Dolmabahçe Görüşmeleri"nin neden olduğu sonuçları neyle izah edecektir?
Terörle yanlış yöntemlerle mücadele edilemez, edilememiştir. AK Parti bunu deneye yanıla öğrenmiştir ama bu pahalıya mal olmuştur.
AK Parti, FETÖ'nün devleti ele geçirmek için 15 Temmuz darbe girişimini yaptığından söz etmektedir. Dış güçler ve FETÖ'yü bu konuyla ilgili olarak suçlamaktadır.
Bu da doğrudur ama AK Parti iktidarının bu konudaki sorumluluğu görmezlikten gelinmektedir.
FETÖ ile aynı menzilde yolculuk yapmak, onların açtıkları davaların savcılığına soyunmak, onlarla birlikte kozmik odalara girmek ve 2010 referandumunda mezardakileri de kaldırıp birlikte oy kullanmak 15 Temmuz hainliği sırasında da "Yandım Allah" diye bağırmak inandırıcı değildir.
Sonuçta FETÖ gibi paralel yapılarla iktidar paylaşılamaz ve paylaşılamamıştır.
FETÖ "kötü çıktı, terör örgütü bizi aldattı" diyerek işin içinden iktidar sıyrılamaz. Terör örgütü kötüdür, FETÖ gibi CIA'nın yerli uzantıları devlet ve millet düşmanıdır, bunu herkes biliyor. Ülkeyi yönetenlerin bunu her kuruluştan önce bilmesi milleti ve devleti bu hain unsurlardan koruması şarttır.
Bu başarılamamışsa ülkeyi yönetenlerin bu konudaki sorumluluğu üstlenmeleri gerekir. İktidarın günah galerisi bu yönü itibarıyla lebalep doludur.
İhracat, imalat ve icat seferberliği
Ekonomiyle ilgili olarak suçlu ilan edilenler arasında ise dış güçler, dolar baronları, faiz lobisi gibi unsurların gerçek payı elbette vardır.
Ancak onların bile ülke ekonomisi için kötü sonuçlar doğurmasından iktidarın uyguladığı politikalar sorumludur.
Çünkü ekonomik sorun gizli güçlerin savaş alanı değil akıllı bir rekabet ve üretim sorunudur.
AK Parti toplumun zekasıyla alay eder gibi diyor ki, biz "sütten çıkmış ak kaşığız" bizim düzeltmemiz gereken hiç yanlışımız yok, dış güçler saldırdığı için ekonomi kötü durumdadır.
Sonuçta iş "onların doları varsa bizim de Allah'ımız var" noktasına gidiyor.
Sorunları üretim/tüketim, ithalat/ihracat, gelir/gider, yatırım/tasarruf, verimlilik/etkinlik bağlamından koparıp dış güçler/kredi derecelendirme kuruluşları, faiz lobisi/stok lobisi eksenine taşımak ekonomiye yapılacak en büyük ihanettir.
Türkiye acilen her anlamda ve alanda üretim, ihracat, imalat ve icat seferberliği ilan etmelidir.
Üretim en kutsal dava olarak görülmeden Türkiye'de gerçek anlamda ekonomik istikrar sağlanamaz.
Ülkenin en stratejik kuruluşlarından olan şeker fabrikaları özelleştirildi. Üreticileri şeker pancarlarını fabrikalara satmakta zorlanıyor. Üreticiler şeker pancarlarını tarlasında, traktöründe bekletmektedir. İktidardan hiç ses çıkmamaktadır.
İktidar partisi bu sorunları çözecek yerde muhalefeti şeytanlaştırma, aşağılama, küçümseme, günah keçisi ilan etme yoluyla siyaset yapmaktadır. Öyle ki iktidar siyaseti iyiler ve kötüler, melek ya da şeytanlar, hainler ve vatanseverler arası ilişkilere indirgemektedir.
Bu durum ülkedeki sorunun ne olduğunu ortaya koyar niteliktedir.