Aile saadeti!
Bu çok tuhaf bir aile!.. Kavgada söylenmeyecek lâfları birbirlerine saydırıyorlar... Sonra da galiba ses geliyor yukarıdan bir yerden "Duruuuun!.. Siz kardeşsiniz" diye... Bir bakıyoruz hiçbir şey söylenmemiş gibi sesler kesiliyor...
Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'ya televizyonda Melih Gökçek'in MHP'den adaylığını soruyor sunucu... Yazıcı önce "Onun için görüş bildirmeyeceğim" dedikten sonra kendisinden 'sözünü ettiğiniz kişi' diye bahsediyor... Ardından "Bizim telefon santralinde çalıştı" der gibi "Bizim partimizde belediye başkanlığı yaptı, görevini bırakması istendi. Gökçek'in görevden alınması iş olsun diye istenmedi. Bunun ötesinde bir yorum yapmayacağım" diyor...
"Görevden alınması iş olsun diye istenmedi" lâfı çok şey anlatıyor tabii... Bu sözler "Sadece kovulmakla kurtulduğuna sevinsin, yoksa......" der anlamı taşıyor...
Ailenin bir ferdi böyle derken, bu sözlere muhatap olan diğer aile ferdi de boş durmuyor... Twitter'dan cevaben sesleniyor: "Davama zarar vermemek için susmaya devam ediyorum... Benimle ilgili kamuoyu önüne çıkamayacak bir suçum varsa açıklamazsan namertsin... Hadi yiğitsen devam et... Sabrımı taşırma... Vallahi tozunu atarım..."
***
Ne de mutlu bir aile tablosu değil mi? Şaibe imalı, tehditli, şantajlı, toz atmalı, namertli, yemin billahlı!..
Yine aile içinde 'parsel parsel' kavgası daha da beterdi... Aktaralım o 'nezih' diyalogları:
- Artık bizi temsil edemezsin!..
- Sen ajansın!.. Paralelin kucağına oturdun!..
- Hain!.. Şerefsiz!.. Eksik haysiyetli!..
- Paralel yapının talimatıyla fitne ateşi yakıyorsun!..
- Başkenti parsel parsel sattın!.. 100 dosyan var!..
- 8 Haziran'da her şeyi açıklayacağım!..
***
8 Haziran geldi ve hiçbir şey açıklanmadı... "Duruuuun!.. Siz kardeşsiniz..." komutu yine gelmiş olmalıydı ve bir süre sükûnetle geçildi... Dönemin Enerji Bakanı konunun 'aile içi mesele' olduğunu söyledi ve konu 'aile içinde' kapandı... 8 Haziran'da o 100 dosya ve başkentin parsel parsel nasıl satıldığıyla ilgili kimse konuşmadı...
Birbirlerini çok iyi tanıdıkları için yine de uzun süre susamadılar... Kendi günahlarını bastırmak için 15 Temmuz'a sürekli Başbakan arayan belediyeci 'Gezi'den sonra FETÖ işte bunu Başbakan yapacaktı' diye yine o mâlûm kardeşini hedef gösterdi...
Ailenin önemli ferdi 'hain kardeş' durur mu? O da yapıştırdı lâf kardeşçe: "Bir Hint atasözü der ki, eğer birileri oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa kesinlikle altını kirletmiştir..."
***
Sırları, ayıpları, suçları birer birer ifşa olduğuna göre, "Bunlar o filmlerdeki gibi bir bağ evinde ne zaman toplu intihar ederler veya bir savcı bunların kapısına ne zaman dayanır?" diye bizler merak içinde beklerken hiçbir şey olmadı!..
'Örnek aile' dedikleri şey galiba böyle olur ve bizim kafamız basmıyor bu ilişkiye!.. Belediyeci, Reis'in sözcüsü İbrahim Kalın'la ilgili trol hesabından iftira tweeti atacağına yanlışlıkla kendi hesabından atıyor... Fark eder etmez siliyor ama ne çare, çoktan ekran görüntüsü alınıyor...
Belediyeci kendisini şu açıklamayla kurtarmaya çalışıyor: "Ben kendisine doğrudan mesaj, yani özel mesaj atacaktım bilgisi olsun diye, yanlış tuşa basmışım böyle oldu!.. "
Mesaja koyduğu başlık ilginç: "İB. KALIN..." Buna rağmen bütün pişkinliği içinde belediyeci vaziyeti kurtarmaya çalışıyor "Kimse buradan bir ekmek çıkartmaya kalkmasın... İbrahim Kalın kardeşimle de konuştum" diyerek!..
***
Gerçekten çok tuhaf bir aile... İnsan kardeşine 'İB.' diye kısaltmayla seslenir mi diye tam şaşıracakken, sonrasında birbirlerine karşı kullandıkları 'ajan, şerefsiz, kucakta, hain, satıcı, namert, sokağa çıkarmam, tozunu alırım' ifadelerini hatırlayınca şaşırmaktan vaz geçiyoruz!..