Ahmedinecad, daha siyasi davranabilirdi!

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, bir Şii olarak Sultanahmet Camisi’nde Sünni bir imam arkasında, arka saflarda namaz kılmakla önemli bir mesaj verdi. Namazdan önce de basın toplantısında sorulan bir soru üzerine burada namaz kılmakla siyasi bir mesaj vermek istediğini açıkça söyledi.
Mahmud Ahmedinecad madem ki mezhep taassubunu bir kenara bırakacak kadar siyasi davranabiliyordu, neden siyasi taassubu da bırakarak Türkiye’nin temelini atmış olan Atatürk’ün kabrini ziyaret etmedi! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İstanbul’da olduğu bahanesi, kendisine hiç yakışmadı. Türk halkının tamamının gönlünü kazanmak için Ankara’ya gitmeyi kendisi talep edebilir, Atatürk’ün mozolesini değil, gerçek mezarını ziyaret ederek bir Fatiha okumak istediğini söyleyebilirdi. Bunu yapsaydı, Türkiye’de herkesin gönlünü fethedebilirdi.
İstanbul Emniyeti, yabancı bir devlet başkanı ziyaret ediyor diye yolları kapatarak İstanbullulara işkence yaptı. Havaalanı yolu kapatılır mı? Böyle koruma tedbiri olmaz! Kaldı ki gittiği ülkenin halkını rahatsız etmeyi hiçbir konuk devlet başkanı istemez. Nitekim, “Ahmedinecad afeti” diye gazete başlıklarını görünce İstanbul halkından özür dilemek zorunda kaldı.

***

Sultanahmet Camii’nde bazı kişilerin Ahmedinecad’ın elini öpmeye çalışması, bir vatandaşın, aşırı sıcak sebebiyle elindeki dosya kâğıdını yelpaze şeklinde kullanarak kendisini serinletmek istemesi gibi davranışlar hiç hoş olmadı. Zaten Ahmedinecad, buna izin vermedi.
Güvenlik görevlilerinin namaz bitiminde Ahmedinecad’a yol açmak isterken buna tepki gösteren cemaatin tekbir getirmesi de garipti. Nitekim imam haklı olarak “Bu ilginizi cami dışarısında gösteriniz. Misafirimiz de rahatsız oluyor. Lütfen kendimize gelelim. Bu durumdan Allah da razı değil. Bu ilginizi nümayiş (gösteri) amacıyla yapıyorsanız yanlış yapıyorsunuz. Allah en büyüktür. O’na olan saygınızı gösterin” diyerek uyarıda bulunmak zorunda kaldı.
İran Amerika ve İsrail’e direniyor diye Ahmedinacad’a riyakârlık yapmak Türk halkına yakışmaz.
Kaldı ki İran Türkleri’nin durumunu da basın toplantısında kimse Ahmedinecad’a sormadı!
“Mücahit Ahmedinecad” gibi sloganlara da hiç lüzum yoktu. Bu işlerde neticeye bakmak gerekir. İran, siyaset geleneği en güçlü ülkedir. Dolayısıyla yarın ABD ile anlaşabilir. O zaman “Mücahit Amerika” diye mi bağıracaklar!

***

Ahmedinecad’ın “İnsanların şu anki dünyanın durumundan memnun olmadığını” belirterek, “Zulüm, insanların ilişkisine hâkim olmuştur. Bunun sebebi de büyük devletlerin uygun olmayan ilişkileri ve hareketleridir” demesi, gerçekten önemliydi. Çünkü Türkiye’de başbakanlık yapanlar bu gerçeği dile getiremiyor!
Enerji işbirliğinin yeni bir anlaşmaya dönüşmemesi sorulduğunda Ahmedinecad, daha önce doğalgaz ve elektrik konusunda çok önemli anlaşmalar yapıldığını hatırlattı ve “İnşallah bu anlaşmalar çok kısa süre içerisinde gerçekleşecektir. Doğalgaz ve petrol gibi çalışmalar, yatırıma dayalı olduğu için zaman almaktadır ve ticari bir işlem olmadığı için bazen görüşmeleri uzun süre alıyor’’ diyerek durumu idare etti.
Fakat, The Guardian gazetesi, “ABD’nin müdahalesinin anlaşmayı etkin bir biçimde torpillediği ortaya çıktı” diye gerçeği yazdı ve “ABD hükümetinin baskısı altındaki Türkiye, kârlı bir enerji anlaşmasından çekilerek İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ı küçük düşürdü” yorumunu yaptı.

***

Yine de Ahmedinecad’ın “İki yıl önce ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkmasını görüştük, ne mutlu ki, şu an 10 milyar dolar sınırına ulaştık. Amacımız 4 yıl içerisinde bu miktarın 20 milyar dolara ulaşmasıdır” sözleri önemliydi.
Ayrıca “Biz Türkiye’nin ilerlemesini kendi ilerlememiz olarak görüyoruz ve aynı duygular Türk halkında İran halkı için var” sözlerine de aynı şekilde cevap vermek gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları