Afrin operasyonundan kazançlı çıkmak
Afrin operasyonunun kısa sürede sonuçlanması Türkiye'nin yararınadır. Harekât sürecini incelediğimizde, sonrasını da değerlendirdiğimizde, Türkiye'nin kazançlı çıkma olasılığı yüksektir.
Operasyonun amacı
ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde 30.000 kişilik Sınır Güvenlik Ordusu kurulacağını açıklaması bardağı taşırmıştır. Sonra bunun yanlış anlaşıldığı söylense de, bölgede zaten var olan ABD destekli terörist gücü artarak devam etmektedir.
Mevcut gücün artması, eğitilmesi ve teçhiz edilmesi, Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturma ve güçlendirme çabasıdır. Bu da Türkiye'ye tehdittir.
Diğer taraftan Suriye rejim güçlerinin İdlib'deki ilerleyişi ve Soçi'de muhalifleri de bir araya getirecek toplantının yaklaşması bu harekâtın başlamasına katkı yapmıştır. Bu operasyon, toplantıya PYD'nin katılmasını önleyecek, muhaliflerin katılmasına da imkân sağlayacaktır.
Operasyonun amacı, bölgeyi teröristlerden temizleyerek tehdidi yok etmek, Fırat Kalkanıyla kontrol edilen sahayı genişleterek terör koridoru oluşmasını engellemektir.
Operasyonun başlaması
Türkiye operasyon konusunda kararlılık göstermiş, Afrin YPG hâkimiyetinde olmasına rağmen, buradaki etkin güç olan Rusya'yla yoğun bir diplomasi yürütmüştür. İdlib'deki durum masaya yatırılmış, Ebu Zuhur hava alanının Suriye rejiminin kontrolüne geçmesine Radikal muhaliflerce engel olunmaması yönünde bir mutabakat sağlandığı anlaşılmıştır.
Rusya'nın hava sahasını açması ve askerlerini Tel-Rifat'a çekmesi, harekâtın daha elverişli şartlarda yapılmasına imkân sağlamıştır.
30 Km. derinliğinde bir tampon bölge oluşturulacağı Türk yetkililerince açıklanmıştır. Kuzeydeki cepheye ilaveten, doğu ve batı cepheleri de açılmış, Afrin şehri kuşatılmıştır. Bölgede terörist temizliği devam etmektedir. 30 Km.den sonrası gelişmelere bağlıdır.
ABD ve Rusya'nın durumu
ABD birçok kesimin desteğini kaybetmiştir. Türkiye'nin İncirlik ve Kürecik hatırlatmalarından çekinmiştir. Türkiye'nin kararlılığı karşısında çelişkili açıklamalar yapmaktadır. Kurumları arasında koordinasyon yoktur. İtidal ve operasyonun zaman ve mekân açısından sınırlı olması tavsiyelerinde bulunmaktadır.
ABD ayrıca, Afrin'e batıdan YPG takviyesini desteklemeyeceklerini, silah desteğinin DEAŞ dışında kullanılmasına göz yummayacaklarını, Türkiye'yle aralarını da Rusya'nın bozduğunu açıklamıştır. Şimdi de 30 Km.lik güvenli bölge önermektedir. Güvenilemez. Bu şeridin bir terör koridoruna dönüşmeyeceği de söylenemez.
ABD diğer taraftan, Rusya'nın Afrin Operasyonundaki tutumundan dolayı PYD/YPG'le arasının bozulmasından ve Suriye rejim güçlerinin radikal muhaliflerle mücadelesinden de memnundur.
Rusya ise, Türkiye'yle PYD/YPG arasında Türkiye'yi tercih etmiş, sağladığı imkânla onu ABD'den ve NATO'dan uzaklaştırmayı düşünmüştür. ABD yönetiminin dağınıklığı da işine gelmiştir. Türkiye'nin dolaylı da olsa Suriye yönetimiyle irtibata geçmesinden memnundur.
Afrin harekâtı sonrası
Afrin'den sonra Menbiç kontrol altına alınamazsa Fırat'ın batısı güvenli olmaz. Ancak bu da yetmez. Asıl PYD/YPG, ABD desteğinde Fırat'ın doğusundadır.
Batıdaki başarı, Türkiye'yi doğuda diplomasiyle sonuca götürebilir. Suriye kuzeyinin tümü terörden arındırılmalıdır. Sincar ve Irak'ın kuzeyinin temizlenmesi için de Irak'la işbirliği yapılmalıdır.
Harekât, Türkiye'nin pozisyonunu güçlendirmiştir. Türkiye'nin güvenliği, parçalanmış değil, siyasi birlik içinde toprak bütünlüğü olan bir Suriye'den geçer. Bunu sağlayacak olan da Suriye yönetimidir. Aksi takdirde bunu sağlamak mümkün değildir. Sonra herkes kendi tarafına çeker.
Esad kalıcı değildir. Ancak bunun kararını Suriye halkı verecektir. Bu döneme kadar ülke kontrolünün mevcut Suriye yönetiminde olması için ilgili ülkeler çaba göstermelidir. Bunu sağlayacak ülke de, hem Cenevre, hem de Astana süreçlerinde yer alan, haklılığı da kabul edilen, sağladığı siyasi ve askeri ortamla güç kazanan ve kendi güvenliğinden başka bir amacı olmayan Türkiye'dir.
Ortam uygundur. Türkiye bunu yapmakla kazançlı çıkacaktır.