Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Açlık grevleri ve tavizler

Açlık grevi, belirli bir olayı, tutumu, davranışı protesto etmek, çeşitli istekleri kabul ettirmek veya savunulan görüşlere ilgi çekmek amacıyla uygulanan ve katılanların yemek yemeyerek, kendilerini aç bırakmaları esasına dayanan bir yöntemdir.
Hapishanede bulunanların başvurabilecekleri açlık grevlerinin, kendi yaşam tarzlarından kaynaklanan şikâyetlerden olması gerekirken, gündemdeki açlık grevinin tamamen siyasi amaçlar taşıması, onların tamamen bölücüler tarafından yönlendirildiğini, yönetildiğini ve araç olarak kullanıldığını göstermektedir.

***


PKK ve KCK destekli sürdürülen ve BDP tarafından da kullanılarak propagandası yapılan açlık grevleri iki ayını doldurmak üzeredir. Bu eylem sadece BDP tarafından değil, bölücü düşünceyi benimsemiş sözde aydın olarak anılan kişiler, yazarlar ve sivil toplum örgütleri tarafından da kullanılmaktadır.
Bölücüler açlık grevinin amaçlarını; bölücü başının hapishanedeki tecridinin kaldırılması ve şartlarının iyileştirilmesi, mahkemelerde Kürtçe savunma yapılmasının sağlanması ve Kürtçenin eğitim ve öğretim dili olması şeklinde açıklamışlardır. Açlık grevi süresince de, açıklanan bu siyasi isteklerin yerine getirilmesi ve bölücülüğü destekleyen diğer konuları, bir kısmı da suç teşkil etmesine rağmen, fütursuzca dile getirme imkânı bulmuşlardır.
Yönetim de bu eylemler karşısında, grevcilere eylemlerini sona erdirmesi, destekçilerine de desteklerinden vazgeçirmesi yönünde çağrılar yapmışlardır. Ayrıca grevcileri yönlendirenlerin ve teşvik edenlerin niyetlerini ve yaptıklarını ortaya koymak suretiyle kamuoyunun doğru yönde tavır almasını hedefleyen, taviz içermeyen ve oldukça milliyetçi açıklamalarda bulunmuşlardır.

***


Bölücüler açıklamalarıyla, bölücü başının şartlarının iyileştirilmesinin ötesinde serbest bırakılmaya kadar varan bir sürecin başlatılması propagandasını yapmaktadırlar. Bölücü başıyla müzakere yapılmasının tek çare olduğunu vurgulamaktadırlar. Diyarbakır’da açlık grevine karşı hiç kimsenin duyarsız olmadığını, grevi bütün bölge halkının desteklediğini ifade etmektedirler. BDP milletvekillerinin de açlık grevi yapma yönünde taleplerinin olduğunu, ancak bu konuda hükümetin atacağı adımları beklediklerini söyleyerek yönetimi, bu şekildeki davranışlarla sıkıştırmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Bölücülerin bu konudaki eylem, söylem ve davranışlarına karşı yönetimin, bir taraftan taviz vermeyen milliyetçi açıklamalar yaparken, diğer taraftan da bölücülerin isteklerinin karşılanmakta olduğuna ve karşılanacağına dair beyanlarda ve icraatta bulunması dikkat çekmektedir. Ayrıca bugüne kadar Kürt kökenlilere ve Kürtçeye yönelik yapılan iyileştirmeler (verilen tavizler) hatırlatılarak yönetime karşı haksızlık yapılmaması da ima edilmektedir.
Bölücü başının yakınlarıyla hapishanede görüşebileceği, avukatlarıyla da görüşmesinin sağlanabileceği söylenmiştir. Mahkemede Kürtçe savunma yapılabilmesi konusunda, ilgili bakanın aldığı talimat çerçevesinde çalışma yaptığı, bunun önümüzdeki günlerde gerçekleştirileceği açıklanmış ve durumun en üst düzeyde takip edildiği de görülmüştür. Talep edilen üç siyasi istekten ikisinin zaten çözülmüş olduğu, diğerinin ise zaman içinde değerlendirilebileceği ve yönetimin gereken çalışmaları yapacağı ve sonuçlandıracağı yetkili ağızdan ifade edilmiştir.

***


Bu gelişmeler yönetimin, açlık grevleri karşısında konuyu daha da kötüleştirmeden yumuşatmak amacıyla, demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler kapsamında isteklerin mümkün olan ölçüde karşılanması yönünde hareket ettiğini göstermektedir. Ancak bugüne kadar demokratikleşme ve açılım adı altında yapılan bütün icraatların terörü sona erdirmek ve ülke bütünlüğünü ve birliğini sağlamak maksadıyla yapıldığı söylense de bunun açıkça bir taviz politikası olduğu bir gerçektir. Bunun milliyetçi söylemlerle kamufle edilmesi, siyasetin bir uygulama tarzı olmakla birlikte, uygun karşılamak mümkün değildir.
Açlık grevini kullanarak suçluyu kurtarma ve söz sahibi yapma, Kürtçe dilini devlet organlarının ve kamu kurumlarının bünyesine resmen sokma ve dil yoluyla ayrı bir millet yaratarak bölünmenin önünü açma düşüncesi göz ardı edilmemelidir.
Dışarıdan bir göz olarak Financial Times gazetesinin “Türkiye Kürtlere taviz veriyor” başlıklı yazısı da, açlık grevleri karşısında yönetimin yaklaşımını, tırmanan siyasi krizi uzaklaştırma çalışması olarak yorumlamaktadır.
Verilen her tavizin, bir sonraki taviz için zemin oluşturduğu bir gerçektir. Devamının ülkeyi bir çıkmaza doğru götüreceği dikkate alınmalıdır. Devlet sistemini değiştirmeyi içeren yeni anayasa ve yerel yönetimler yasasının da bu durumu daha da derinleştirebileceği düşünülmelidir.

***


Bugün, Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türk Ulusunu ve Türklüğü yücelten, Türkiye’nin aydınlığı yönünde büyük adımlar atan, en büyük Türk ATATÜRK’ü bir kere daha minnet, saygı ve şükranla anıyor, Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhun şad olsun ATAM.

Yazarın Diğer Yazıları