Abdullah Gül’ün İngiltere şifreleri (22 Kasım 2011)
Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi’nin daveti üzerine İngiltere’ye gitmeden ilk iş olarak Beşşar Esad’a seslendi ve “Akdeniz’in sahillerinde otoriter rejimler, hesap verebilirliği veya şeffaflığı olmayan tek partili sistemlere artık bir yer olmadığına kuvvetle inanıyorum. İngiltere’de okumuş ve yaşamış biri olarak Suriye Cumhurbaşkanı Esad bunu anlamalı” dedi.
Gül’ün mantığına göre İngiltere eğitimi alanlarda bir değişim oluyor. Kendisi de İngiltere eğitimli olduğuna ve şu an için başarılı sayıldığına göre bu işin bir sırrı olmalı..
***
Gül, “Ona acele et ve reform temposunu hızlandır tavsiyesinde bulunduk. Aksine, değişim lideri kendisi değilse eğer o zaman işlerin çok kötüye gider, diye söyledik ona” diye de üsteledi..
Peki Türkiye’de rejimi hatta devletin egemenlik hakkını değiştirerek yeni bir devlet kuruculuğuna soyunma girişimi demek olan Yeni Anayasa hazırlıkları için de birileri bir dayatmada mı bulundu acaba? Öyle ya bu acelenin sebebi nedir? Gül ve Erdoğan, bu değişimin lideri olmayı kabul ettikleri için mi ABD ve İngiltere tarafından korunuyor?
Bakınız Aslı Aydıntaşbaş, Milliyet’te ne yazıyor: “Yıllardır Orta Doğu’da ne olup bittiği, neler yapılabileceği konusunda önce İngiltere, ardından İsrail’le istişare eden Washington, artık bölgenin nabzını İngiltere ve Türkiye aracılığıyla tutuyor.”
Bakınız İsmail Küçükkaya, Akşam’da ne yazıyor: “Ortadoğu yeniden şekillenirken ve dış politikamız baştan dizayn edilirken, Ankara-Londra-Washington arasında yepyeni anlaşmalar hayata geçiriliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti ve devletin bütün birimleri, ABD ve İngiltere ile birlikte tarih yazıcılığına soyundu. PKK terörü ve Kürt sorununun çözümü de işte bu çerçevede düşünülüyor. ‘Açılım’diye başlatılan girişimdeki kavşak değişimi, bu büyük fotoğrafın analiziyle anlaşılabilir.”
Zaten ABD ile 2 sayfalık dokuz maddelik gizli bir anlaşma imzalandığını Abdullah Gül, Sedat Sertoğlu’na söylemişti. İşte o anlaşma uygulanıyor. PKK terörü ise daha önce Turgut Özal’a dayatıldığı gibi federasyonla çözülecek.
Küçükkaya, “Bu işin sonunda Türkiye bölünmez, büyür” diyor ama Türkiye, Türkiye olmaktan çıkarıldıktan sonra.. Bana göre ise Türkiye, Telekom örneğinde olduğu gibi tapusu değiştirilerek “Büyük İsrail” oluyor, bunu kamuoyuna “Yeni Osmanlı” diye yutturmaya çalışıyorlar.
Öyle ki İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Türkiye’ye verilen desteği eleştiren bir muhalifine, “Tavşanı evvela yakalayalım, derisini sonra yüzersiniz” diye cevap vermişti.
İngiliz istihbaratına yakın gazeteciler, özetle “Ellerindeki bütün serveti alana kadar Türkleri oyalayın” diye yazıyordu.
Şimdi bir de Yeni Anayasa dayatılıyor. Zaten PKK-MİT görüşmesinde de Amerikalı koordinatör, “Sizi burada biz topladık. Abdullah Öcalan’ın talepleri Meclis’te görüşülecektir” dememiş miydi?
***
Abdullah Gül’ün İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde lisansüstü çalışmalar yaptığını kamuoyuna biz duyurmuştuk. Bu üniversitenin İslam dünyasına yönetici ve ayrıca İngiliz istihbaratına eleman yetiştirdiğini de örnekleriyle açıklamıştık. Mesela İslam Kalkınma Bankası’nın bütün üst düzey yöneticileri Exeter’de eğitim görmüştür. İslam Konferansı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da öyle..
Abdullah Gül, İngiltere’deki eğitiminden 15 yıl sonra ABD’de Dışişleri Bakanlığı’nın özel bursuyla “liderlik” eğitiminden geçiriliyor, Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı oluyor! Yani iki ülke o kadar birlikte hareket ediyor ki aynı insanlara yatırım yapıyor. İngiltere bulup yetiştiriyor, ABD liderlik öğretiyor!
Dolayısıyla Büyük Orta Doğu Projesi’ni de birlikte uygulayacaklar elbette. Zaten projeyi bugünkü haliyle geliştiren Bernard Lewis, hem İngiltere hem ABD vatandaşı bir Yahudi’dir.
Tayyip Erdoğan da “Beşşar, hep saldırıları yabancıların düzenlediğini söylüyorsun, öyleyse sen ne işe yararsın” diyor.. Bu durumda kendisine sormak gerekir, “Uyguladığınız Büyük Orta Doğu Projesi, Arap Baharı ve son olarak Suriye’nin sıkıştırılması ABD ve İngiltere dayatması değil midir? Öyle ki Hillary Clinton, ‘Bu işi Arap Birliği ve Türkiye’ye verdik’ diyor. Sizin işiniz ABD ve İngiltere’nin verdiği görevleri yapmak mıdır? Böylece siz demokrat mı sayılıyorsunuz? Ayrıca başka devletlerle gizli anlaşmalar yapmanın hukuk sisteminde yeri nedir biliyor musunuz?” c