ABD'nin İran'da Türk'ü Türk'e kırdırma kozu: Kerkük'te taviz
Ankara’da bazı temaslar sonucunda, edindiğim kanaat o ki ABD, Irak’ta İran’ın güç kazanmasını öne çıkararak Türkiye’yi küçük tavizlerle uyutuyor.
Gerçi, bazı kaynaklara göre Türkiye, İran tehdidini kullanarak ABD’yi özellikle Kerkük konusunda tavize zorladı ama ben bu görüşü yanıltıcı buluyorum.
* * *
“İran’ın Irak üzerindeki etkisi” nin büyük olduğuna dair bir kabul var! Bu gerçek Amerikalıları çok rahatsız ediyor. Çünkü Iraklı Şiiler ülkede çoğunluğu oluşturuyor ve demokratik bir Irak kurulması ve sağlıklı seçimler yapılması halinde iktidarın hep Şiiler’de olacağı biliniyor.
Bu durumda Irak’ın parçalanması gerekiyor ki, ABD ülkenin petrolü üzerinde söz sahibi olmaya devam edebilsin. Yoksa ABD ordusu çekilirse, Saddam’ın yaptığı gibi Şii iktidar da İran’ın desteğiyle petrolü yeniden millileştirebilir! O zaman ABD’nin bütün çabaları boşa gider.
Amerikalılar bunu bildiğinden, Türkiye’nin Kerkük hassasiyetini de kullanarak il meclisinde Kürtler, Araplar ve Türkmenlerin yüzde 32 oranında temsil edilmesine razı oldu.
Türk tarafı da bunu olumlu bir gelişme kabul ediyor!
Oysa Kerkük bir Türkmen şehridir. ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra, Araplar kovularak şehre 350 bin Kürt yerleştirildiği için Türkmenlerin oranı düşmüştür.
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı, Demokrat Partili senatör Joseph Biden, Kerkük konusunda Türk politikalarına karşı “anlayışlı” davranarak, aslında kendi politikasını hayata geçiriyor.
Joseph Biden’in birinci önceliği, İsrail’in güvenliğidir.
Dolayısıyla Biden’in son zamanlarda Türk diplomatlara sıcak yaklaşımlarda bulunmasına, “İran, Suriye ve Türkiye dahil olmak üzere, komşu ülkelerin desteği olmadan Irak’ta sürdürülebilir bir barış olamaz” demesine aldanmak gaflettir!
Çünkü Biden, bir taraftan ABD’nin Irak’tan çekilmesini savunurken diğer taraftan, “Eğer Irak’ı geride bir kaos bırakarak terk edersek, bölgesel bir savaş çıkacak ve bu, bizi nesiller boyunca içine alacak. Böyle bir savaş Suudilerin, İranlıların, Türklerin Irak’a girmesine yol açacak” diyor!
Ve Türklere nasıl bir yol takip etmeleri gerektiğini söylüyor:
“Türkiye için birleşik bir Irak içinde yarı özerk bir Kürt bölgesinin olması, ’bağımsız’ bir Kürt devletinin ortaya çıkmasından çok daha iyidir.”
Anladığım kadarıyla Ankara bu görüşe yatmış durumda.
Milli Güvenlik Kurulu’ndan çıkan Irak’taki bütün gruplarla diyalog kararının ardında böyle bir kabul var ki, Kerkük’teki küçük tavizler Dışişleri’ni ve bazı Türkmenleri memnun ediyor.
Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünü savunması veya diğer komşuları gibi ülkeyi karıştırmaması ABD’nin umurunda bile değil. Türkiye’nin bu arzusunu karşılar gibi yaparak, gevşek bir federasyon içinde ilan edilecek Kürt devletini tanımasını istediler ve bunu başarmak üzereler!
* * *
Türkiye’nin Irak politikası, Genelkurmay, MİT ve Dışişleri’nin farklı politikaları yüzünden istikrarsızdır. 1997’de başlatılan ve Türkmenlerin Irak içinde bir güç olmasını öngören politika, daha sonra bir kenara bırakıldı. Türkmenler, Barzani ve Talabani’nin inisiyatifine terk edildi.
Siz güç olmazsanız, silâh kullanmazsanız, güç merkezi oluşturanların, silah kullananların boyunduruğuna girersiniz. Yaşamak için mücadele edeceksiniz! Başka çaresi yoktur.
* * *
Türkiye, Irak’taki İran tehdidini göstererek, İran’a yönelik saldırısı sırasında desteğini almak isteyen ABD’nin oyun plânına ikna olmuş görünüyor.
Genelkurmay, bu konuda ne plânlıyor bilmiyorum ama, kimse unutmasın ki İran, Pehlevi’ye kadar bin yıllık bir Türk devletiydi. Halkının yarısı da Türk’tür. ABD’nin İran’a saldırısına destek vermek, Türk’ün Türk’ü kırması demektir!
Bu da Türklüğe ihanet olur!