ABD, yeni çözüm süreci için AKP/CHP koalisyonu mu istiyor?

Tayyip Erdoğan, "güvenli bölge" konusunda, "Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde." diye gerçeği kabul ettikten sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, ABD'nin Fırat'ın doğusundaki tutumu ile ilgili olarak "Atılan ya da atıldığı söylenen adımlar kozmetik adımlardır." dedi.

Peki gerçek buysa şimdi ne yapılacak?

O konuda Çavuşoğlu, "Nasıl Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinde DEAŞ ve YPG/PKK'dan bu bölgeleri temizlediysek buraları da temizleriz. Güvenli bölge oluşur. Diğer taraftan istikrara kavuşturulur." dedi.

Türkiye'nin hedefi, Fırat'ın doğusunda güvenli bölge oluşturmak mıdır? PKK/PYD temsilcileri, güvenli bölgeyi kendilerinin istediğini söylüyor! Tabii onlar, hemen güneyde, kendi devletlerini "istikrar içinde" rahatça kurabilmek için güvenli bölge istiyor.

Bu durumda, AKP iktidarı, gerçekte kime çalışmış oluyor?

***

Bu tartışmalar sürerken, Türkiye, Irak'ın kuzeyinde PKK'ya yönelik hava operasyonları yapıyor. ABD, hiç sesini çıkarmıyor. Çünkü, PKK'nın Irak'taki işlevi Barzani devletinin kurulması için Türkiye'ye "angaje etmek" idi.

Türkiye, PKK ile mücadele için Barzani ile işbirliği bile yaptı, ordusuna eğitim verdi, bölgenin alt yapısını inşa etti!

Şimdi de yine PKK eliyle Suriye'nin kuzeyinde ve Fırat'ın doğusunda güvenli bölge kurularak, PYD devletinin alt yapısı tamamlanacak!

Evet bir operasyon yapılmasından söz ediliyor ama bunun amacı güvenli bölge kurmak ve Suriyelilere 300 metrekarelik evler yapmak!

***

Şimdi bu yaklaşımların Türkiye lehine olduğunu söylemek mümkün müdür? ABD güvenli bölge istiyor, PKK/PYD güvenli bölge istiyor, Türkiye de güvenli bölge istiyor? Sonra da "ABD, güvenli bölgeyi terör örgütü için istiyor." diye yakınıyorsunuz! Üstelik Amerikalı komutanlar Genelkurmay karargâhında konuyla ilgili görüşmeleri sürdürürken…

Tabii bu konu, sadece Suriye'deki Fırat'ın doğusu ile değil, Türkiye'deki Fırat'ın doğusu ile ilgilidir. Aynı zamanda küresel güçlerin bilek güreşi yaptığı bir sahnedir.

Nejat Eslen'e göre, Türkiye öğleye kadar NATO'cu, öğleden sonra Avrasyacı oluyor!

Bu kargaşanın içinde adı üzerinde "Amerika'nın Sesi" sitesi, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem tarafından hazırlanan bir rapora yer verdi. Amerika'nın Sesi, Erdem'in ağzından "Kürt Sorununda Yeni Bir Dönem Başlar mı?" diye sordu!

Erdem, "Güvenli Bölge oluşturma planı, ABD, Türkiye ve SDG arasında dolaylı ve doğrudan görüşmelerin yapılmasını gerektirdi. Böylece Türkiye ile SDG arasında da bir temas meydana geldi." diye gerçek durumu tespit ettikten sonra Abdullah Öcalan'ın SDG'ye Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyması ve bölgede Türkiye'nin hassasiyetlerini gözetmesi çağrısında bulunduğunu da hatırlattı.

Erdem, "Türkiye ile SDG arasında Suriye konusunda asgari bir mutabakata varılması halinde Türkiye'de yeni bir çözüm süreci için adımlar atılabilir. CHP'nin Kürt meselesine olumlu yaklaşımı, oy kaybına uğrayan AKP'nin de MHP bagajından kurtularak reformist çizgiye dönmesi, AKP ile CHP'nin kalıcı bir çözüm üretmede bir araya gelmesi ile sonuçlanabilir" diye yazdı.

***

Tabii bu görüşleri, Türkiye vatandaşı bir akademisyenin değil, ABD'nin görüşü olarak görmek de mümkündür. Yoksa ne diye Amerika'nın Sesi'nde manşet olarak yayınlasınlar!

Biz, "ABD ile gizli bir anlaşma mı yapıldı?" diye soruyorduk. Yeni kurulacak olanlar dahil NATO'cu partiler, "Ben bu işi daha iyi çözerim" diye ABD'ye mesaj verirken, yapılacak iş, milli bir liderlikle Türkiye'deki iç siyaseti yeniden düzenleyebilmektir. Ancak böyle olursa, dış politikada ABD'nin dediği değil Türklerin dediği olur.

Yazarın Diğer Yazıları