ABD ve Rusya, Türklerin katledilmesini destekliyor!
Nevşehir’den Erdoğan Şahin, Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri’nin Çin devlet terörü ile katledilmesini bakın nasıl yorumluyor:
“Sayın Bulut, malumunuz Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanı iken Irak’a gitmişti. Türkmenler, ellerinde Atatürk afişleriyle ’hoş geldiniz’ gösterisi yapmaya çalışmışlardı. Korutürk, Iraklı yetkililere ’Bizim bu Türkmenlerle ilgimiz yok’ gibi laflar etmiş, kendisi döner dönmez akabinde Türkmen bölgesinde Türkmen katliamı yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, kayıtsızlığı ile Irak’taki Türkleri korumadığı gibi ateşe attırmıştı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çin’den dönmesinden hemen sonra Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yapılan bu katliam halkası bana Korutürk’ün Irak ziyaretini hatırlattı. Acaba diyorum, Gül ve heyetindekiler Çinli yetkilerle nasıl bir görüşme yaptılar, ne tür beyanlarda bulundular ki Kızıl Çin yönetimi ’dostluk köprüsü’nü kana buladı. Bu katliam Türkiye’nin ve Devlet Başkanının hafife alınmış olduğunu gösteriyor. Bu durum bizim yürek yangımızı daha da ağırlaştırıyor. Sayın Cumhurbaşkanı da bu ağırlığı hissediyor mu? Türk halkı olarak sayın Abdullah Gül’den açıklama ve girişim bekliyoruz.”
* * *
Tabii bu konunun aydınlığa kavuşması kaybedilenleri geri getirmez ama şu bir gerçek ki, Çin yönetimi bugüne kadar yaptığı nüfus kaydırmaları ile 60 yıl önce işgal ettiği Doğu Türkistan’daki Çinli oranını yüzde 4’ten yüzde 60’a çıkarmıştır. Nüfus üstünlüğünü ele geçiren Çin devleti, azınlıkta kalan Uygur Türklerini darmadağın etmek için düğmeye basmıştır. Uygur Türkleri, Türkiye’nin Cumhurbaşkanını kendi Cumhurbaşkanları olarak gördüğü için, Abdullah Gül’ün ziyaretiyle birlikte, onur kırıcı davranışlara tepki gösterme cesaretini bulunca Çin yönetimi beklediği fırsatı yakalamış oldu.
Şimdi artık Urumçi’de binlerce Çinli, asker ve polisin desteğiyle ellerinde kasap bıçakları, kalın sopalar ve çivili demir çubuklarla Türk avındadır. Sokağa çıkan her Uygur Türkü saldırıya uğruyor. Sokaklar ’kafalarına tek kurşun sıkılarak’ öldürülenlerin cesetleriyle dolu. Katledilen Türklerin sayısı binlerle ifade ediliyor. Çin Komünist Partisi de gösterilerin sorumlularının idam edileceğini açıkladı.
Bu arada, Türk özerk bölgelerini sindirmekle meşgul olan Rusya, Doğu Türkistan’daki olayların Çin’in “içişleriyle” ilgili olduğunu açıkladı. ABD ise Dışişleri Bakanı Clinton’ın ağzından “endişeli” olduğunu bildirdi.
Hollanda’da ise Uygur Vakfı, Hollanda polisinin, Doğu Türkistan’da meydana gelen olayları kınamak amacıyla Lahey’de Çin Büyükelçiliği önünde düzenlenen protesto gösterisine katılanlara karşı “insanlık dışı” davrandığını açıkladı.
Yani 12 Eylül öncesinde milliyetçilerin kullandığı, “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin, her şey Türk tarafından, Türk’e göre, Türk için” sloganında ifadesini bulan bir fotoğrafla karşı karşıyayız. Katledilenler Türk olunca, konu “Çin’in içişleri” oluyor!
* * *
Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Dinç ise Çin mallarına karşı kapsamlı bir boykota hazırlandıklarını söyledi.
Bir okurumuz da “Hangi iktidar var ki kendi yönetimi altındaki topraklarda bayrağını indirtsin? Tatvan’da bayrağı ortadan kaldırmak isteyenleri seyredenlerin Çinli çekirgelere karşı durmasını beklemiyorum! Bugünden itibaren şeref sözü veriyorum, alacağım can ilacı bile olsa Çin malı satın almayacağım” diyor.
Tabii bu tür protestolar önemlidir ama katliamı durdurmaya yetmiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise neden sonra lûtfen konuştu ve “2009-2010 yıllarında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aynı zamanda geçici üyesiyiz. Bunun gereğini bizler de bu platformda da gündeme getirmek durumundayız ve getireceğiz” dedi.
Peki ama ne zaman? Katliam devam ediyor!