ABD seçimleri, İran'ın yığınağı ve lokmadan tasarruf!
Dünya, Amerikan seçimleriyle meşgulken, İran, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Zengezur Koridoru'nun güneyine askeri yığınak yapmıştı…
Okurlarımız hatırlayacaktır, bu sütunda da yayınlanan 25 Ekim tarihli Anadolu Ajansı haberine göre İran Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Muhammed Pakpur, ülkesinin Azerbaycan ile Ermenistan arasında çatışmaların yaşandığı kuzeybatı sınır bölgesine askeri yığınak yaptıklarını açıklamıştı. Pakbur, askeri yığınağın amacının "jeopolitik sınırların değişmesine karşı olduklarını ortaya koymak" olduğunu belirtmişti.
***
İran, "jeopolitik sınırların değişmezliği" derken, Ermenistan ile komşu olma durumunun değiştirilmesine karşı olduğunu açıklamış oluyordu… Çünkü Azerbaycan, Karabağ'dan sonra Zengezur koridorunda da ilerlerse, Ermenistan-İran sınırını kapatmış ve Nahçıvan ile karayolu bağlantısını kurmuş olur. Bu bağlantı, Türkiye ile Türk Dünyası'nı ve Çin'i, sadece Türk devletlerinin toprakları üzerinden yani İran'a muhtaç olmadan kara ve demiryolu ile birbirine bağlayabilir.
Bu arada İran'ın dini lideri Hamaney de "Uluslararası sınırlara saygı gösterilmeli, yani iki taraf da ülkelerin uluslararası sınırlarını ihlal etmemeli" diyerek aynı konuyu gündemde tuttu.
Son olarak terör uzmanı Abdullah Ağar, İran'ın Karabağ sınırına yaptığı yığınağa dikkat çekti. 50 tankın bölgeye sevk edildiğine dair görüntüleri Twitter hesabından paylaşan Ağar, konvoyda yer alan Chieftain AVLB tipi seyyar yüzücü hücum köprüsüne dikkat çekerek "İran neyi geçmeye, neye hazırlık yapıyor?" diye sordu.
***
Diğer taraftan seçim sonuçları ve tartışmalar, ABD'nin de ortadan ikiye bölündüğünü, iç çatışmanın süreceğini gösteriyor. ABD'de istikrar olsa da olmasa da Türk Lirası, başaşağı gidiyor.. Bu durum, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi bağımlılığını gösteriyor. Türk Lirası'ndaki asıl sebebi, ABD ve AB güdümlü politikalar sonunda, Türkiye'de tarım ve tarıma dayalı üretimde yaşanan düşüştür. Bu tespite itirazlar gelebilir ve üretimin arttığına dair rakamlar verilebilir. Burada önemli olan tarım üretiminin nüfus artış hızına yetişebilmesidir. Artık yetişmiyor. İhraç edilen ürünler artık ithal ediliyor! Üstelik yerli yabancı bütün yabancı alışveriş merkezleri, Türkiye'de tarım üretimini yok etmek için çalışıyor. Vitrinlerdeki, raflardaki ürünler dışarıdan geliyor. Bırakın büyük marketleri, bakkallarda bile neredeyse bütün raflarda ithal ürünler satılıyor. Plastik gibi pirinçler, nereden geliyor? Soğan ve sarımsak bile bozuldu. İktidar, Türkiye'nin çiftçisini veya üreticisini ortadan kaldırıyor!
***
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur'un Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinden aldığı rakamlara göre Türkiye'de son 12 yılda kayıtlı çiftçi sayısı yüzde 49 düştü.
Güzelmansur, "2008'de Türkiye'de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2020 Ağustos ayında 577 bine geriledi. Bu gidişle 5 yıl sonra ne eken ne de diken çiftçi kalacak..." dedi.
Bir hükümet üyesi, emekli maaşlarını bile tartışma konusu yapabildi. Tarım Bakanlığı ise "Geleceğimize sahip çıkalım. Tek bir lokmayı bile israf etmeyelim" diye kampanya yapmak durumunda kaldı.
İsraf etmeyelim de yeteri kadar üretmiyoruz ki...
***
Amerikan baskısıyla şeker fabrikalarını kapatan bir ülkede, paranın değeri de korunamaz. Çiftçisini, üreticisini yüzüstü bırakan bir ülkede, iktidar ancak dış destekle bir süre ayakta kalabilir.
Güzelmansur'un söylediği gibi "Çiftçiyi üretimde tutacak politikalar bir an önce hayata geçirilmezse, Türkiye açlık sorunuyla karşı karşıya kalır."
Anlaşılıyor ki hükümet içinde durumun farkında olanlar var ama tedbir yok!