ABD politikası: Teröristlerden ordu kurmak!
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Washington'un sadece 2014 yılında Gambiya'da olduğu gibi kendisinin katılmadığı ülkelerdeki darbe girişimlerini kınadığını, Ukrayna'daki benzer olayları kınamadığını söyledi.
Zaharova, şöyle konuştu:
“Neden? Bu soruya benim de bir cevabım var. Çünkü sadece kendilerinin katılmadığı anayasaya aykırı darbe girişimlerini kınıyorlar. Ancak darbelere katıldıkları, devletlerin iç işlerine müdahale ettikleri yerlerde ve darbecilere sponsor oldukları yerlerde kınamayı gerekli görmüyorlar. Oralarda yalnızca demokrasi hakkında konuşuyorlar.”
Zaharova, Ukrayna'daki iktidar değişikliğinin, yani ABD destekli turuncu devrimin ABD tarafından,"halkın nefret edilen hükûmete karşı ayaklandığı ve demokratik bir devrim yaptığı" şeklinde ifade edildiğini de hatırlattı.
***
ABD, uygun gördüğü ülkelerde darbe girişimlerine katılmakla kalmıyor, Türkiye, Irak, Suriye gibi ülkeleri çökertmek için terör örgütleri kuruyor ve onlara askerî eğitim ve hava savunma sistemi dâhil çeşitli silahlar veriyor.
Bu konuları sık sık gündeme getiriyorum ama basında büyük bir çoğunluk hiç duymamış gibi davranıyor...
Oysa sadece medya, ABD’nin kurduğu ve kullandığı terör örgütlerini yeterince gündeme getirmiş olsa, konu en azından Türk kamuoyuna mal olur, bu da siyasi kadroları etkiler ve sonuçta dış politikaya yansırdı... Kamuoyu baskısını ensesinde hisseden iktidarlar, ABD politikalarının Orta Doğu temsilciliğini yapamazdı.
Tabii ekonomik düzen, siyaset ve medya iç içedir ve birbirinden bağımsız değildir. Yıllar önce belirttiğim gibi teslimiyetçilik, Turgut Özal'ın dönüşüm projesi ile hız kazandı. Teslimiyetin yasal alt yapısını 57'nci hükûmet hazırladı. Tayyip Erdoğan döneminde, ülkenin bütün ekonomik varlığı küresel sermayeye teslim edilmeye başlandı.
Önceleri millî burjuvazi diye desteklenmiş olan sermaye, bu süreçte yabancı sermaye ile bütünleşti, yani sermaye el değiştirdi, yabancılaştı. Buna bağlı olarak medya ve siyaset yabancılaştı.
Türkiye'yi yönetmek için ABD'den icazet alanların önü hem iş çevreleri hem de medya tarafından açılmakta ve iktidar altın tepsi içinde bu kadrolara sunulmaktadır.
***
Konumuza dönelim. ABD’nin bölgede bir terör devleti olan İsrail’i kullanarak ne yapmaya çalıştığı konusunda Sputnik’e demeç veren Dumlupınar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli’nin öngörüleri var.
Adıbelli, “Suriye’de tekrar bir çatışma çıkacak. Fitili ateşleyen İsrail olacak. Bunu tarihe not düşüyorum. Eğer ABD, İran’ı caydırmak istese, uçaksavar sistemi olan bir-iki gemi ile gerekeni yapabilirdi. Uçak gemisi grupları, yüzlerce jet uçağı, binlerce mühimmat göndermezdi. Burada hedef Suriye... Gazze’den sonra Lübnan-Hizbullah ve Suriye için hazırlıklar yapılıyor. Önce hangisine yönelik bir saldırı yapılır bilemem fakat Hamas defteri kapandıktan sonra er ya da geç İsrail, Suriye’yi vuracak.” diyor.
“Mevcut koşullar altında Rusya’yı bölgeden çıkaramadılar” diye konuşan Adıbelli, "Oyunu kurallara göre oynayarak amaçlarına ulaşamadıkları için, kuralları değiştirecekler. Üstelik G-20’de ortaya atıldığı gibi yeni ticaret rotaları da bu şekilde oluşturulabilir. Hedef Suriye” uyarısında bulundu.
Ben de Gazze krizinin, “Büyük Sıfırlama” hedefine ulaşmak amacıyla başlatıldığını düşündüğüm için bu son değerlendirme ayrıca dikkatimi çekti...
Dr. Barış Adıbelli, ABD’nin terör operasyonları konusunda da “Dünyada kaç ülke teröristlerden ordu kuruyor? ABD, PKK ve IŞİD teröristlerini silahlandırıyor. Sonra Demokratik Suriye Güçleri diye bir oluşum kuruyor; Suriye’yi bölüyor. Bir gün Suriye’de İsrail’in başlattığı bir çatışma ortamında, ABD’nin teröristlerden kurduğu ordunun da bu plana dâhil olma ihtimali göz ardı edilemez.” dedi...
ABD’nin sığınmacılar arasına yerleştirdiği teröristlerle de Türkiye’de operasyonlar yapabileceği de ortada...