ABD ordusunun sahra hastanesi...
Emekli asker Enver Arslan yazdı:
"AKP, EMASYA (Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma) ve DAFYAR (Doğal Afet Yardımlaşma) sivil-asker işbirliği mekanizmasını 2010 yılında ortadan kaldırdı.
6 Şubat depreminin şiddeti ve etkilediği coğrafyanın büyüklüğü karşısında, müdahalenin yeterli olmadığını ancak 2 gün sonra anlamaya başlayarak ve yükselen tepkileri dikkate alarak Türk askerini sahaya mecburen sürdüler. Bu tür olaylarda, sevk ve idare yapılması için deneyim gerekir. Bu deneyim ise Türkiye''de sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinde var. Sevk ve idare için gereken sivil iletişim vasıtaları felç oldu. TSK''nin iletişim vasıtaları ile bu sistem aksaksız yürütülürdü. Ama tercih edilmedi.
Türk askeri korkusu öyle bir hal aldı ki, uluslararası yardım çağrısı ile sabahtan akşama kadar eleştirdikleri İsrail, Yunanistan, Ermenistan, İngiltere, ABD gibi devletlerin askerlerini Türk askerinden önce çağırmış duruma düştüler!
Bu depremde Türk Ordusu eskiden olduğu gibi kullanılabilseydi, ordu mensupları, kendi halkına, ailesine, silah arkadaşının ailesine yardım edecekti. Türk Ordusunun askeri hastane sistemini kapatanlar, açmak istemeyenler veya açmakta tereddüt edenlerin ABD, ordusuna Hatay''da yüz yataklı sahra hastanesi açtırmaları acı bir durum değil mi?"
***
Başka bir emekli asker, Doç. Dr. Mustafa Şahin de özetle şöyle yazdı:
"Türkiye''nin her bir bölgesi için DAFYAR ve EMASYA planları ile ayrıntılı görev paylaşımı yapılmıştı. Bir deprem sırasında kim, hangi bölgeye müdahale edecek, hangi plakalı araçlarla intikal edecek, hangi araç, iş makinası gereç ve teçhizatı yanına alacak; bunların hepsi defalarca denenerek eğitimler ve tatbikatlar icra edilirdi. Gerçek göçük ve betonlarda hilti ve ekskavatörle delme faaliyeti bile defalarca yapılırdı. Banyoyu kim kuracak, seyyar mutfak, çamaşırhane nerelerde kurulacak bellidir... Kuru erzaklar zaten barış zamanından hazırdır. Üç ayda bir yenileri ile değiştirilir. Sahra askeri hastanelerinin kurulacağı yerler, sevk zincirleri bellidir. Vatandaşın barınacağı çadırlar, Kızılay depolarından teslim alınır, yetersiz kalırsa eldeki genel maksat çadırları kullanılır.
İkmal nasıl sağlanacak? Kiminle koordine edilecek? Bu koordinasyonlar genellikle dikey hiyerarşi içinde değil, sivil devlet kuruluşları ya da özel organizasyonlar ile yapılır. Kısacası devlet yönetimi yeteneksiz kişilerle olmaz. Barış zamanı ve normal zamanda oluyormuş gibi görünür ama olağanüstü bir zamanda ilahiyat mezunu Afet Genel Müdürleri, sarıklı cübbeli amiraller, çorbası ve himmeti hiç bitmeyen şeyhler ve şıhlar bizi kurtaramaz.
EMASYA ve DAFYAR protokolleri iptal edildi. Yasal düzenlemeler yapıldı, güya asker kışlaya hapsedildi. Öte yandan sivil-asker işbirliğini düzenleyen Sivil Savunma anlayışı, yasalarla yok edildi. Güya AFAD teşkilatı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü yerine kuruldu. İşte devletin hafızası böylece yok edildi.
Ey halkım; kışlalar inşaat şirketlerine peşkeş çekilirken, askeri hastaneler ve askeri okullar kapatılırken; TSK''nın binlerce yıllık gelenekleri uydurma davalarla 15 şiddetinde depremlerle yerle bir edilirken, 15 Temmuz''un ne olduğu bile hâlâ aydınlatılamamışken; TSK''nın komuta kademesi çökertilirken sesini, gıkını çıkarmadın. Şimdi ''nerede bu devlet?'' diye feveran ediyorsun. İşte cevap veriyorum: Gömdüğün ve gömüldüğün yerde... Yıkanlardan bir beklentimiz yok! Geleceğin iktidarı, uyarıları dikkate alarak, milli ordunun itibarıyla birlikte Türkiye''nin milli gücünü yükseltebilir..."