ABD modeli iktidar yöntemleri!
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret danışmanı Peter Navarro, 6 Ocak 2021'deki Kongre baskınını soruşturan Temsilciler Meclisi özel komitesinin ifade çağrısına uymadığı gerekçesiyle "Kongreyi tahkir" ile suçlandı.
Washington'daki federal savcılar, Navarro hakkında dört yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı.
***
Bilindiği gibi Türkiye’de Meclis Araştırma Komisyonları’nın ifade çağrısına uymayan üst düzey bürokratlar oldu, haklarında hiçbir işlem yapılmadı, çünkü iktidarı destekliyorlardı!
ABD’de ülke çapında seçimleri etkileyecek ölçüde eylemler yapıldı, yağmalamalar oldu. Bu eylemleri planlayanlar hakkında hiçbir dava açılmadı! Çünkü eylemleri, Cumhuriyetçileri iktidardan uzaklaştırmak isteyenler finanse etmişti. Nitekim bu eylemle sonunda seçimi Demokratlar kazandı...
Adları “Demokrat” ama terörü kullanarak iktidar oldular.
Seçimi kaybeden Donald Trump'a ise seçim sonuçlarına müdahalede bulunduğu iddiasıyla hazırlanan iddianameye ekler yapılarak yeni suçlamalar yöneltildi...
Suçlamalar arasında "bir kamu görevlisinin yeminini bozmaya teşvik", "yalan beyanda bulunmak için komplo kurmak" ve "eyaletin yolsuzluk ve şantajla mücadele ile ilgili kanunu ihlal etmek" gibi iddialar var...
Trump'ın kampanya ekibi, iddianamenin sahibi olan savcı Fani Willis'i hedef alan bir açıklama yayımladı. Willis'in "kudurmuş bir partizan" olarak nitelendirildiği açıklamada, "Tüm bu yozlaşmış Demokrat girişimleri başarısız olacak." ifadesine yer verildi.
***
Aslında hukuku kullanarak siyasi rakiplerini yok etmek, gelişmiş bir Amerikan yöntemidir. ABD’de McCarthycilik adı altında tam 10 yıl süreyle, siyasetin, medyanın ve bilim dünyasının parlak isimleri, komünist oldukları gerekçesiyle tasfiye edildi... Sonradan tasfiye edilenlerin komünist olmadığı ortaya çıktı ama operasyonlarda istihbarat, medya, polis ve yargıyı kullanan iktidardan hesap sorulamadı!
Türkiye’de yakın tarihte, Amerika’daki cadı avına benzeyen Ergenekon-Balyoz süreci yaşandı... İki davanın da orduya ve istihbarata kurulan kumpas olduğu kabul edildi. Uydurma belgelerle açılan davalarda tutuklananlardan, intihar edenler, beyin kanamasından, kalp krizinden veya kanserden ölenler oldu. Türk ordusunun en iyi yetişmiş subayları tasfiye edildi. Ülke çapında aydınlar üzerinde terör estirildi. Ülkenin her alanda verimliliği düşürüldü. Sonunda askerî okulları ve hastaneleri bile kapattılar. Ülke işgal edilmiş olsa, işgalciler Türk ordusunu ancak böyle yöntemlerle tasfiye ederdi.
Sonuçta mağdur edilenlerden çok azı eski görevlerine dönebildi ama yıllarını kaybetmişlerdi. Kumpası kuranların beyin takımının yurt dışına kaçmasına yol verildi. Alt düzeyde olanlar yargılandı, mahkûm edildi...
***
Türkiye’deki Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları, Amerikalı savcı Susanne Hayden’ın Türkiye’ye gönderilmesi ile hazırlanmaya başlandı. 25-26 Ocak 2007’de İstanbul’daki Hâkim Evi’nde, sekiz ilin özel yetkili Başsavcı vekili ve Adalet Bakanlığı’ndan üç yetkili ile çalıştay düzenleyen Amerikalı danışman savcı Susanne Hayden, ABD Adalet Bakanlığı’nın cadı avı tecrübesini başsavcı vekilleriyle paylaştı... Susanne Hayden, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde de çalışmalar yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Susanne Hayden’ın, PKK ile mücadele kapsamında cumhuriyet savcıları ve yargı temsilcilerine yönelik bir program düzenlediğini açıkladı ama bu sözler asıl amacı gözden kaçırmak içindi. ABD’nin, PKK ile mücadele etmek gibi bir hedefi hiç olmadı, aksine Irak’ta PKK’yı silahlandırdılar, bir süredir de Suriye’de PKK’yı ordu haline getirmeye çalışıyorlar.
***
Türkiye’de yaşanan iktidar kaynaklı cadı avı, ABD’den bu konuda ders alınarak sürdürülebilmiştir. Onlar için önemli olan, iktidarın yoluna devam etmesidir. Bu uğurda, her türlü kalıba girebilir, milliyetçiliği ayaklarının altına almışken, en büyük milliyetçi kesilebilirler...
Bu yöntemler, önce adaletin, sonra devletin yok olmasına sebep olur...