ABD ile danışıklı dövüş politikası mı?

İran Silahlı Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Abdurrahim Musevi, ABD'nin kendilerine "Biz de bir noktayı vuralım ve siz buna ses çıkarmayın. Dava bu şekilde kapansın." mesajı gönderdiğini söyledi.

Musevi'nin bu sözleri, İran'ın hava sahasını ihlal eden İHA'nın füzeyle vurularak düşürülmesine ABD'nin cevap vereceğini açıklamasıyla ilgili.

ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin de İran'a ait insansız hava aracını düşürdüğünü söylemişti.

ABD, Suudi Arabistan'da Aramco petrol tesislerinin vurulmasından İran'ı sorumlu tutuyor ama bu konuda elinde yeterli delil yok. Suudi Arabistan'ın "İran vurdu" diye açıklama yapmasını istiyorlar.

ABD'nin İran'a böyle bir teklif yapması mümkün mü?

Evet mümkün. Çünkü ABD'nin bütün işleri, algı operasyonu temelinde sürdürülüyor.

***

Peki ABD'li yetkililer, Türkiye'ye güvenli bölge konusunda nasıl bir teklif yaptı?

PKK/PYD'nin hazırladığı güvenli bölge paketini Türkiye'ye sunduklarını biliyoruz.

Tayyip Erdoğan ise ABD'ye hareket etmeden önce, "Sınır boylarında bütün hazırlıklarımız tamamlanmış vaziyette ABD malum stratejik ortağımız. NATO'da beraberiz, uzun yıllar bu stratejik ortaklığımızı her halükarda devam ettirmişiz. Biz şu anda da aynı noktadayız. ABD ile karşı karşıya gelmek gibi bir arzumuz yok. Ancak ABD'nin de davetli olmadığı bir yerde şu anda terör örgütlerine vermiş olduğu desteği bizim de görmemezlikten gelme gibi bir lüksümüz olamaz. Yani YPG/PKK gibi terör örgütlerine verdikleri destek apaçık ortadadır." dedi.

Erdoğan, "Şimdi ise bir uydurma örgüt çıkarıldı. Açılımı; Suriye Demokratik Güçleri… Yani SDG. Aslında bu bir aldatmaca… Yani bir kılıf bu… Bunun da PYD ve YPG'den hiçbir farkı yok. Buna bir çadır terör örgütü de diyebiliriz" diye konuştu.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'da düzenlenen Türkiye ve Suriye brifinginde ise Radikal Gruplarla Mücadele Çalışma Grubu Direktörü Chris Maier, ana omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ne silah ve araç tedarik etmeye devam ettiklerini, süreci şeffaf şekilde yürüttüklerini ve bu kapsamda Türkiye'ye de her ay düzenli olarak bu silah ve araçlara ilişkin rapor gönderdiklerini söyledi.

***

Şimdi bu iki açıklamayı beraber değerlendirelim. ABD, bir terör örgütüne alenen silah ve teçhizat gönderiyor. Üstelik bu sevkiyatı, düzenli olarak her ay Türkiye'ye rapor ediyor. Türkiye ise bu raporlardan habersiz gibi davranıyor.

Kim kimi kandırıyor acaba?

ABD bu açıklamayla, "Biz kimseyi kandırmıyoruz. PKK/PYD'ye ne kadar silah verdiğimiz her ay Türkiye'ye bildiriyoruz." demiş oluyor.

Türkiye ise aylardır, hatta bir yıldır, Fırat'ın doğusuna müdahaleden bahsediyor. Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler toplantısı için ABD'ye gidiyor ama Trump'tan randevu alamıyor!

***

Tabii ki, Türkiye, Suriye'de milli bir politika takip etmeli ama yazık ki AKP iktidarının dış politikası, ABD projeleri içinde kendi ideolojilerini hayata geçirme girişiminden ibaret.

Mısır ve Suriye'de İhvancıları iktidara getirme çabaları, Mısır'da başarıya ulaştıktan sonra, "Müslüman Kardeşler Enternasyonali" gibi bir hayalin peşine takılmaları, ABD, İhvan'ı kullanmaktan vazgeçince, Mısır ve Suriye yönetimleri ile ters düşmeleri hep bu ideolojik tutum yüzünden.

Şimdi bir taraftan ABD projesi uygulayıp diğer taraftan iç kamuoyunda yükselen tepkileri frenlemek için PKK/PYD'yi silâhlandıran ABD ile güvenli bölge pazarlığı yapmak akılla, mantıkla bağdaşır mı?

Sahi, ABD'nin PKK/PYD raporları kime gidiyor? Bir haftadır, bu konuda neden kimse açıklama yapamıyor?

Yoksa ABD, Türkiye'ye de danışıklı dövüş mü teklif etti?

Yazarın Diğer Yazıları