"ABD ile aslında hiç karşı karşıya gelmedik!"
Trump'ın Suriye'deki Amerikan askerlerini çekeceğini açıklaması ve Tayyip Erdoğan'ın "Bölgedeki IŞİD'i biz temizleriz" sözünden sonra "Türkiye'nin Rusya ile ilişkileri ne olacak?" sorusu soruldu.
Erdoğan'ın Putin ile görüşeceği bildirildi ama Rus makamları, "bizde böyle bir bilgi yok" diye açıklama yaptı. Ardından Putin ile randevu almak üzere Rusya'ya heyet gönderildi!
Erdoğan bu konuyu şöyle açıkladı:
"Kaldı ki biliyorsunuz buradan benim heyetim Moskova'ya gidecek. Dışişleri Bakanım, Savunma Bakanım, İstihbarat Başkanım, aynı zamanda özel temsilcim ve Büyükelçim dörtlü bir ekiple oraya gidecekler ve orada bu konuları etraflıca ele alacaklar. Ardından benim de Sayın Putin ile hem telefon hem Moskova veya Soçi ziyaretim olabilir. Bunları çok ciddi olarak ele almamız gerekiyor. Olay sadece Menbiç değil, oradaki terör örgütlerini yok etmeye yönelik çalışmamızdır. Tedbirimizi aldık, silahlı kuvvetlerimiz çalışmalarını sürdürüyor."
***
Erdoğan, Rusya ile bir sorun yaşamak istemiyor. Rusya da Türkiye'yi kaybetmek istemez. Nitekim Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bugün Moskova'da Rusya ve Türkiye arasında yapılacak görüşmede Suriye'deki durumun geleceğinin netliğe kavuşturulacağını söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Rus mevkidaşları Sergey Lavrov ve Sergey Şoygu ile yapacağı görüşme hakkında açıklamalarda bulunan Peskov, Menbiç'teki durumun ve Ankara'nın bölgedeki harekât planlarının masaya yatırılacağını kaydetti.
Görüşmelere Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın da katılacağını belirten Peskov, toplantıların sonucunda liderler düzeyinde görüşmeye gerek olup olmadığına karar verileceğinin altını çizdi.
Heyetin asli görevinin Putin-Erdoğan görüşmesi için randevu almak olduğunu bu açıklama teyit ediyor!
***
Peki Türkiye gerçekte ne yapıyor? Bunu son olarak Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu açıkladı. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin düzenlediği ve benim de davetli olarak katıldığım toplantıda "Türkiye'nin Geleceği, Geleceğin Türkiye'si" konulu bir konferans veren Karamollaoğlu, "Bir diğer mesele ise dış politikamızın değişkenliği. Kimin dost, kimin düşman olduğunu bilmiyoruz. ABD'yle karşı karşıya gelmişiz gibi bir gündem oluşturuluyor. Ancak biz, 1974 Kıbrıs Harekâtı dönemi hariç Amerika'yla hiç gerçekten karşı karşıya gelmedik, yalnızca ABD'yle karşı karşıya gelmiş gibi gözüktük. Rusya'yla da aramızın ne olduğu belli değil. Ülkenin dış politikasının kısa zamanda ve sürekli değişmesi doğru değil" diye konuştu.
Aslında Kıbrıs Harekâtı'na da ABD'nin yol verdiğini Henry Kissinger, Mehmet Ali Birand'a açıklamıştı! Çünkü ABD, Rum kesiminin Sovyet nüfuz alanı olmasından korkuyordu. Türkiye fazla ilerleyince de ambargo koymuşlardı...
Her neyse, dış politikadaki zikzakların Türkiye'nin güvenilirliğini zedelediği kesin.
***
Erdoğan'ın son günlerdeki doğru söylemlerini de zikretmezsem haksızlık etmiş olurum. Geçtiğimiz günlerde, "Suriye'nin toprağında gözümüz yok" açıklaması önemli ve gerekliydi.
Suriye kuvvetlerinin Menbiç'e girdiği iddialarıyla ilgili konuşurken de Erdoğan, "Suriye'nin böyle bir psikolojik bir çalışma, psikolojik bir eylem içerisinde olduğunu biliyoruz. Orada kendi bayrağını dalgalandırma gibi bir durumun olduğunu biliyoruz. Ama ortada henüz kesinleşmiş ciddi bir şey yok. Bu topraklar Suriye'ye ait. Hedefimiz terör örgütlerinin oradan çıkmasıdır. Terör örgütlerinin çıkması halinde bize de yapacak bir iş kalmaz." dedi.
Bu açıklama da yerindedir. Özellikle son cümle...
***
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Türkiye'nin gerçekleştireceği operasyona ilişkin soruya "Operasyona terörün ortadan kaldırılması, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması açısından yaklaşıyoruz." diye cevap verdi.
Türkiye de bunu istediğine göre...