ABD'nin ağırlık merkezini Ortadoğu'dan Asya-Pasifik bölgesine kaydırdığı bilinmekle beraber, BOP'tan da tam anlamıyla vazgeçtiği söylenemez. Gerçekleşen olaylar, BOP'un, çıkan fırsatlardan istifadeyle gecikmeli de olsa gerçekleştirilmeye çalışılacağını göstermektedir.
Barzani'nin bağımsızlık girişimleri
Barzani, bağımsızlık için, ABD başkanlık seçimlerinden önce referandum yapılacağını beyan etmiştir. Bu referanduma, Türkiye'de benzer arzuları olan bölücü siyasi partilerin temsilcileri de destek vermektedir.
Komşu ülke İran, kendisindeki Kürt oluşumunu da tetikleyeceği düşüncesiyle böyle bir girişime karşıdır.
Türkiye'de ise, bağımsızlığa karşı olunmadığı imajı yaratılmaya çalışılmaktadır. Gerekçe olarak da, Türkiye'nin bölgesel Kürt yönetimiyle iyi ve yakın ilişkiler içinde olduğu gösterilmektedir. Ayrıca Türk yönetiminin Sykes-Picot'un bekçisi olmadığı beyanının Barzani'nin görüşüyle benzer olduğu ileri sürülmektedir.
Barzani, "4 parçaya bölünmüşüz. Her birinin durumu farklıdır. Her parça, merkezi hükümetle çözüm aramalı" görüşünü dile getirerek Türk topraklarına da göz dikmiş durumdadır. Şimdi de 40-50 milyon nüfuslu Kürt milletinin bir devlete sahip olması gerektiğini, Irak Kürdistan bölgesinin de bağımsızlık için hazır olduğunu söylemektedir.
ABD, referandum ve sonrasında da bağımsızlık ilanına şimdilik destek vermemektedir. Ancak bu tutumunu devam ettireceği şüphelidir. Gelişen olaylara göre tavır alacağı anlaşılmaktadır. Peşmerge'nin IŞİD'le yaptığı mücadele ve mücadeledeki ABD desteği, Barzani'yle olan müttefiklik ilişkisini güçlendirmiştir.
Türkiye'nin ABD'yle YPG anlaşmazlığı
YPG'nin, PKK'nın Suriye'deki parçası olduğu aşikârdır. Ona verilen desteğin PKK'ya verilen destekle eşdeğerdir. Bu destek ve yardımın PKK tarafından da kullanıldığı ispatlıdır. Ancak ABD, IŞİD'le mücadelede PYD'yi kendi kara gücü olarak görmeye devam etmektedir.
ABD, PYD'yi resmen tanımakta ve onunla işbirliği yapmaktadır. Peşmerge ve PYD'nin IŞİD'le mücadelede başarılı olduğunu ve onlara güvendiğini beyan etmiştir. ABD üst düzey yetkilileri Kobani'de PYD'yle görüşmüştür. En son ABD Merkezi Kuvvetler Komutanı da Rakka'ya düzenlenecek operasyon için koordinasyonda bulunmuş, akabinde Türkiye'ye de gelerek yetkililerle görüşmüştür.
ABD önderliğindeki koalisyon desteğiyle Rakka'nın IŞİD'den alınması için operasyon başlamıştır. Operasyona, içinde YPG 'nin de bulunduğu Demokratik Suriye güçleri Ehrar Rakka ve Liwa Tahrir Tugaylarının katıldığı bildirilmektedir.
ABD tarafından PYD'nin tanınması, onunla işbirliği yapılması, olası yeni yapılanmada özerkliğinin de kabul edileceği anlamını taşımaktadır. Ona verilen malzeme, silah, mühimmat ve eğitim desteğinin PKK'ya geçmesi mutlaktır. Hatta PYD mensuplarının PKK, PKK mensuplarının da PYD'nin içinde yer aldığı da aşikârdır.
ABD Libya'ya da girebilir
ABD yetkilileri, IŞİD'in Irak ve Suriye'de güç kaybettiğini, yeni hedefinin Libya olduğunu ifade ederek ABD askerlerinin hazırlık yaptıklarını ve her an Libya'ya girebileceklerini, bu konuda Ulusal Libya Birlik Hükümetiyle diplomasi yürüttüklerini, Libya'yı IŞİD'in elinden kurtarmak istediklerini açıklamışlardır. Bu gelişme de BOP'un bir parçası olarak mütalaa edilmelidir.
Sonuç
ABD'nin, Suriye, Irak ve Libya'daki insani, istikrar için yardım ve destek amacıyla IŞİD'le mücadele adına yaptığı girişimlerini, BOP'u devam ettirme kapsamında yürüttüğünü söylemek mümkündür.
PKK'nın Bolivya'dan bile terörist takviyesi aldığı, örgüte bazı IŞİD teröristlerinin de eklendiği bildirilmektedir. Bu durum, bölgede cereyan eden olaylar, ülke içindeki terör ve bölücü siyaset, IŞİD'in de, "Büyük Kürdistan" için bir araç olarak kullanıldığı şüphesini yaratmaktadır. Bu yolla bölgedeki parçaların Barzani'ye ve PYD'ye teslim edildiği, içeride de çözüm sürecinin desteklenmesiyle dönüşüm sağlanmaya çalışıldığı değerlendirilmektedir.
Sonuçta ABD'nin, bir taşla hem BOP, hem de BOP'un bir parçası "Büyük Kürdistan" kuşunu vurmak istediği düşünülebilir.
