Gazetelerin satır aralarında geçti ama AKP hükümetinin iki bakanı, Zafer Çağlayan ve Ali Babacan, iki konuda gerçekleri açıkladı. Aslında bu açıklamalara itiraf da denilebilir ama olaylar herkesin gözünün önünde cereyan ettiği için bu kelimeyi kullanamıyorum.
***
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin 2003-2009 yılları arasında 75 milyar dolardan fazla yabancı sermaye çektiğini söyledi. Tayyip Erdoğan ise bu açıklamadan bir gün önce, 2007 yılında 22 milyar dolar, 2008 yılında 18,3 milyar dolar ve 2009 yılında 7,7 milyar dolar seviyesinde uluslararası doğrudan yatırım girişininin gerçekleştiğini bildirmişti. Yani 48 milyar dolar! İki açıklamayı esas alırsak, 2003-2007 arasında 75-48= 27 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi oldu demektir.
Bunların hiçbiri yeni yatırım değildir, tamamı satıştan elde edilen gelirlerdir.
“Babalar gibi satarım” lafıyla tarihe geçen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2007’nin Mayıs ayında “Hükümetimiz döneminde gerçekleştirilen özelleştirme 40 milyar dolara ulaşmaktadır” demişti.
***
İkinci önemli haberi ise 2004 yılından beri Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanmakta olan ve küresel denilen şirketlerin yöneticilerini bir araya getiren İstanbul’daki Yatırım Danışma Konseyi’nde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan verdi.
Babacan, “Türkiye, bu masada konuşulan 21 başlıktaki 500 eylemi gerçekleştirdi” dedi.
Türkiye’nin bundan sonraki dönemde özellikle yapısal reform gündeminde nelere ağırlık vermesi gerektiği konusunun bu toplantıda görüşüleceğini ifade eden Babacan, konseyin süreklilik ve elde edilen sonuçlar açısından başka ülkelere örnek olduğunu da dile getirdi. Babacan, “Bu masa etrafında konuşulan hiçbir şey unutulmadı. Burada takdir edilen, eleştirilen konular, şikayetler ve memnuniyetler 6 yıl boyunca sürekli değerlendirildi. Konsey üyelerinin her biri Türkiye’de yatırımı olan, aynı zamanda birçok ülkede yatırımı olup bu ülkelerle mukayese eden kişiler” dedi. Babacan “Geçen haziran ayında önemli bir istihdam paketi yayınladık. Bölgesel ve sektörel teşvik programı açıkladık, uygulamaya başladık. Yatırım Danışma Konseyi’nin son toplantısında önerilen mali kural da hükümetimizin uyguladığı başka bir reform” diye örnekler de verdi.
***
Özetle küresel şirketler, Türkiye’yi yönettiğini zannettiğimiz kişilerden 21 ayrı başlıkta, 500 ayrı talepte bulundu. Bunların tamamı yerine getirildi. Yasa istediler, yasa çıkarıldı. TBMM, sabahlara kadar bunun için çalıştırıldı!
Bir de eksen kaymasından bahsediyorlar. Yahu ne kayması; bir taraftan İsrail ile danışıklı kavga yapıyorlar, diğer taraftan Türkiye’yi küresel sermayeye teslim ediyorlar. İlave olarak da Büyük Orta Doğu projesini başlattılar!
İşte İsrail gazetesi Arutz Sheva da Ardan Zentürk’ün yayınladığı verilerden çıkardığımız “Baskını ABD ve İsrail birlikte planladı” yorumumuzu doğruladı. Buna göre Obama operasyonun detayları için İsrail ile pazarlık bile yaptı, göz yaşartıcı bomba ve aşırı şiddet kullanılmaması konusunda uyarıda bulundu. Peki bunları Türk istihbaratı ve Tayyip Erdoğan bilmiyor muydu? “Biliyor olsalar neden 10 kişinin öldürülmesine izin verdiler?” diye sorulabilir? Bu durum, İsrail askerlerinin Türk korkusundan kaynaklandı. İki sopa yiyince silâha davrandılar!
Eksen kaydı, yıldız kaydı, “Aaa bak kuş uçtu” derken 75 milyar dolara, Türkiye, Batı sermayesi tarafından teslim alındı! Uçan kuşu artık 150 milyar dolara geri alamazsınız!
Bunu herkes biliyor da anlamazlıktan geliyor! Yoksa anlamamak için ahmak olmak gerekiyor!
